avlama

listen to the pronunciation of avlama
Türkisch - Englisch
volleyball dropping the return gently over the net to an unprotected spot
killing
hunting
shoot
avlamak
{f} hunt

The mother cat went out hunting birds. - Anne kedi kuşları avlamak için dışarı çıktı.

balina avlama
whaling
avlamak
{f} fish

Fishing is the only thing Tom wants to do. - Tom'un yapmak istediği tek şey balık avlamaktır.

I was fined for fishing without a license. - Ruhsatsız balık avlamaktan ceza yedim.

avlamak
bird

The mother cat went out hunting birds. - Anne kedi kuşları avlamak için dışarı çıktı.

avlamak
cull
avlamak
deceive
avlamak
trap
avlamak
prey

Predators always prey on unsuspecting victims. - Avcılar her zaman masum kurbanları avlamaktadır.

avlamak
hunting knife
avlamak
catch
avlamak
quarry
avlamak
chase
avla
{f} netting
avla
cull
avlamak
track down
avlamak
chevy
avlamak
pot
avla
{f} hunt

He is hunted by the police. - O, polis tarafından avlandı.

This park used to be a hunting ground for a noble family. - Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.

avlamak
catch off
avlamak
to deceive, dupe
avlamak
prey upon; chevy
avlamak
prey on

Predators always prey on unsuspecting victims. - Avcılar her zaman masum kurbanları avlamaktadır.

avlamak
to hunt, shoot
avlamak
shoot; fish; gun
avlamak
chivvy
avlamak
hawk
avlamak
chivy
avlamak
to hunt, to bag; to trap, to snare, to deceive
avlamak
kill
avlamak
{f} gun
avlamak
{f} bag
avlamak
{f} shoot
avlamak
sleuth
avlamak
{f} account
avlamak
prey upon
balina avlama teknesi
whaleboat
balina avlama teknesi
whaling ship
karides avlama
shrimping
topluluk balık avlama alanı
(Hukuk) community fishing zone
Türkisch - Türkisch
Voleybolda karşı oyuncuların boş bıraktığı ve yetişemeyeceği yere topu yavaşça indirip sayı kazanma
Avlamak işi
(Osmanlı Dönemi) İŞKÂR
Avlamak
tutmak
avla
Bahçelerin , tarlaların etrafına çekilen korunak
avla
Bahçe duvarı
avla
Bahçe çiti
avlamak
Tuzağa düşürmek, kurnazlıkla kandırmak
avlamak
Bir avı diri veya ölü olarak ele geçirmek
avlama
Favoriten