Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
Tartışmada onu tamamen yendim.
- I beat him completely in the debate.
Müzakere ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Başkanlık münazarasını izledin mi?
- Did you watch the presidential debate?
Münazara için oda var.
- There's room for debate.
Görüşme ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Görüşme bu gece olacak.
- The debate will happen tonight.
Bunu tartışmak istemiyorum.
- I don't want to debate this.
En ilişkili konuları tartışmak için zaman geldi.
- The time has come to debate the most relevant matters.
Büyük bir tartışma değildi.
- It wasn't much of a debate.
O, tartışmada uyuyor gibi yaptı.
- She pretended to be asleep during the debate.
She practiced her English pronunciation yesterday.
- Sie hat gestern ihre englische Aussprache geübt.
I would like to improve my English pronunciation.
- Ich würde gerne meine englische Aussprache verbessern.