Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
- Her name often escapes me.
Tom yangın çıkışını işaret etti.
- Tom pointed to the fire escape.
Brown kendisi kaçmak istemedi.
- Brown himself did not want to escape.
Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's highly unlikely that we'll be able to escape from this prison.
There is no need to be unnecessarily anxious about the outbreak.
- Es besteht keine Notwendigkeit, wegen des Ausbruchs unnötig ängstlich zu sein.
Chicken pox outbreaks have inspired many children's parties.
- Der Ausbruch von Windpocken hat schon viele Kinderfeste aufgepeppt.