Yaşlandığımda hoş bir görünüme sahip olmak istemiyorum, mutlu olduğum görünün istiyorum.
- Ich will nicht toll aussehen, wenn ich alt bin, sondern glücklich.
Güzel insanları severim. Dış görünümleri ise bu arada beni hiç ilgilendirmez
- Ich mag schöne Menschen. Ihr Aussehen ist mir dabei völlig egal.
Eğer bakışlar öldürebilse, ben zaten şimdiden ölmüş olurum.
- If looks could kill, I'd be dead by now.
Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
- Every time I look at this picture, I think of my father.
Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı.
- My friend doctored his ID to make it look like he was 18.
O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
- She wears high heels to make herself look taller.
Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız.
- Sometimes we need to look back to know where we are going to.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
- Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Daha olgun görünmek için sakal uzattı.
- He grew a beard to look more mature.
Erkekler erkeksi görünmek isterler.
- Men like to look masculine.
Karlarla örtülü şu dağa bak.
- Look at that mountain which is covered with snow.
O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
- I have an obligation to look out for Tom's interests.
Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to look out for Tom.
Etrafıma biraz daha bakınmayı düşünüyorum.
- I think I'll look around a little more.
O güzel küçük kıza bakın.
- Look at that pretty little girl.
If looks could kill.
It looks as if it’s going to rain soon.
Let’s have a look under the hood of the car.
Look to it yourself, father, answered Telemachus, for they say you are the wisest counsellor in the world, and that there is no other mortal man who can compare with you. .
Don’t look in the closet.
It's hard to tell Englishmen from Americans just by the way they look.
- Es ist schwer, einen Engländer nur an seinem Aussehen von einem Amerikaner zu unterscheiden.
You shouldn't judge a person by his looks.
- Du solltest Menschen nicht nach ihrem Aussehen beurteilen.