Tom eski video kaset çalarını atmak yerine satmaya çalıştı fakat hiç kimse onu almadı bu yüzden sonunda onu attı.
- Tom tried to sell his old VCR instead of throwing it away, but no one would buy it, so he ended up throwing it away.
Keşke eşyaları bana atmaktan vazgeçsen.
- I wish you'd quit throwing things at me.
Bunu son derece üzücü buldum.
- I found it extremely upsetting.
Bunun ikiniz için de üzücü bir zaman olduğunu biliyorum.
- I know this is an upsetting time for you both.
O, bıçak fırlatma konusunda bir uzmandır.
- He's an expert at throwing knives.
O taşı fırlatmanın amacı nedir?
- What's the idea of throwing that stone?