Uğraşacağım başka şeylerim var.
- I have other things to attend to.
Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- No one wants to listen to my opinions.
Linda müzik dinlemek için parka gitti.
- Linda went to the park to listen to music.
Ben partine katılmaktan mutlu olacağım.
- I will be happy to attend your party.
Tom konferansa katılmak için Boston'a gitti.
- Tom went to Boston to attend a conference.
Sovyet Rusya'sında, radyo dinleyiciyi dinler!
- In Soviet Russia, radio listens to the listener!
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
- I listened, but I didn't hear anything.
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.
- He has only one servant to attend on him.
O, öğretmene hiç kulak vermez.
- He never listens to the teacher.
Baylar bayanlar, görüşüme kulak vermenizi istiyorum.
- Ladies and gentlemen, I would like you to listen to my opinion.
O kadar meşgulüm ki partiye katılamam.
- I'm so busy I can't attend the party.
Boş olsan da meşgul olsan da törene katılmak zorunda kalacaksın.
- You'll have to attend the ceremony whether you are free or busy.
Radyo dinlemek hoşuma gidiyor.
- I like listening to the radio.
Radyo dinlemek ister misin?
- Do you want to listen to the radio?
Çocuklar masal dinlemeyi sever.
- The children love listening to stories.
Klasik müzik dinlemeyi severim.
- I like to listen to classical music.
I attended a one-room school next door to the palace and studied English, Xhosa, history and geography.