Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.
- Their relationship really started gaining momentum.
Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
- The city is gaining popularity as a major tourist destination.
Uzaktaki uğursuz bir fırtına hız ve güç kazanıyordu.
- The ominous thunderstorm in the distance was gaining speed and strength.