Tom was so busy he skipped lunch.
- Tom o kadar meşguldü ki öğle yemeğini atladı.
Tom often skips meals.
- Tom genellikle öğün atlar.
He is sure to set a new record in the triple jump.
- O, üçlü atlamada yeni bir rekor kıracağından emin.
He jumped into the river in defiance of the icy water.
- O, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.
We'll bypass the city centre.
- Şehir merkezini atlayacağız.
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
It is very dangerous to jump aboard the train when it is moving.
- Hareket eden trene atlamak çok tehlikelidir.
I intend to skip lunch for a week starting today.
- Ben bugünden itibaren bir hafta boyunca öğle yemeğini atlamak niyetindeyim.
It won't hurt you to skip one meal.
- Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
At that precise position, at Jim’s house.
I'm offering it - just to select customers - at cost.
Men at work.
At six o’clock, at closing time.