Definition von ata im Türkisch Englisch wörterbuch
- (isim) Ancestor
- forefather
- (Tarih) Founding fathers of a nation
- Ataturk
- the short form of Atatürk
- forebear
- forerunner
- predecessor
- forbear
- father
When I was small, my father used to throw me up in the air.
- Ben küçükken babam beni havaya atardı.
Mustafa Kemal is known by many as the father of the Turkish nation.
- Mustafa Kemal, birçok kişi tarafından Türk milletinin atası olarak bilinir.
- progenitor
- sire
- father; ancestor, forefather
- elder
- (Bilgisayar) assign to
- favour
- benefit
- donation
- (Bilgisayar) assign
Tom accepted the assignment.
- Tom atamayı kabul etti.
I have to assign more men to that work.
- O iş için daha çok erkek atamak zorunda kaldım.
- ancestry
He said that he had Eskimo ancestry.
- O, Eskimo ataları olduğunu söyledi.
- primogenitor
- nominate
The President nominated him to be Secretary of State.
- Başkan onu dışişleri bakanı olarak atadı.
- {f} dedicated
- dedicate
- ancient
- forerun
- ata biner gibi oturma
- straddle
- ata binmek
- ride a horse
I want to ride a horse.
- Bir ata binmek istiyorum.
I've always wanted to ride a horse.
- Her zaman bir ata binmek istemişimdir.
- ata binmek
- mount a horse
- ata binmek
- to mount a horse, to ride (a horse)
- ata binmek
- to mount a horse; to ride a horse
- ata binmek
- horse
Riding a horse is a lot of fun.
- Ata binmek çok eğlencelidir.
Riding a horse is really thrilling.
- Bir ata binmek gerçekten heyecan verici.
- ATA karnesi
- (Ticaret) ATA carnet
- ata erkil
- assigned erkil
- ata ait
- equine
- ata biner gibi
- astride
He sat astride over the main door.
- O ana kapı üstünde ata biner gibi oturdu.
- ata biner gibi oturmak
- stride
- ata biner gibi oturmak
- straddle
- ata binilen alan
- riding
- ata et, ite ot vermek
- to distribute work or goods without considering the needs and skills of those involved
- ata gem vurmak
- give a horse the bridle
- ata hakim olmak
- be a good seat on a horse
- ata iyi binen kadın
- horsewoman
- ata iyi oturmak
- keep one's seat
- ata iyi oturmak
- be a good seat on a horse
- ata ma
- (Hukuk) (n) appointment
- ata yadigârı olan şey
- heirloom
- ata binmek
- ride
I've always wanted to ride a horse.
- Her zaman bir ata binmek istemişimdir.
I want to ride a horse.
- Bir ata binmek istiyorum.
- ata binmek
- mount
- ata binmek
- mount the horse
- gelin ata binmiş ya nasip demiş
- It isn't over till it's over
- gelin ata binmiş ya nasip demiş
- Don't count your chickens (before they're hatched)
- görev ata
- (Bilgisayar) assign task
- otomatik ata
- (Bilgisayar) auto set
- atalar
- antecedents
- atalar
- stirpes
- atalar
- ancestry
He said that he had Eskimo ancestry.
- O, Eskimo ataları olduğunu söyledi.
- atalar
- line of descent
- bacaklarını ayırarak ata binmek
- ride astride
- bir yer imine yeni metin ata
- (Bilgisayar) assign new text to a bookmark
- ite ot, ata et vermek/in önüne ot, atın önüne et koymak
- to give the wrong things to the wrong people
- sesli çagrı ata
- (Bilgisayar) assign voice call
- yönetici ata
- (Bilgisayar) set master
- öncelik ata
- (Bilgisayar) set priority