at the same time; on the other hand

listen to the pronunciation of at the same time; on the other hand
Englisch - Türkisch

Definition von at the same time; on the other hand im Englisch Türkisch wörterbuch

then
o zaman

O zaman onu görmediğine inanmıyorum. - I cannot believe you did not see him then.

O zamanda televizyon seyrediyordum. - I was watching TV then.

then
(ondan) sonra
then
o durumda
then
daha sonra

İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır. - If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.

Ben ona daha sonra söylerim. - I'll tell him so then.

then
o süre içinde
then
madem öyle
then
o zamanki
then
o zamanlar

O zamanlar yemek yemek için eve giderdim. - I used to go home to eat back then.

O zamanlar erkekler şapka takardı. - Men wore hats back then.

then
sonra

Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü. - Dima slept with 25 men in one night and then killed them.

Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt. - If you see a mistake, then please correct it.

then
öyleyse

Öyleyse onu görmediğine inanamam. - I cannot believe you did not see him then.

Arkadaşım olmak istiyorsan, öyleyse arkadaşımın arkadaşı da olursun. - If you want to become my friend, then also become the friend of my friend.

then
(zarf) o zaman, ondan sonra, o halde, öyleyse, zira, demek
then
derhal
then
o zaman vaki olan
then
ondan sonra
then
o halde

Bunu istemiyorlarsa, o halde ne istiyorlar? - If they don't want this, then what do they want?

Yaptığınız şekilde hareket etmek için gerçekten sebebiniz varsa, o halde lütfen bana söyleyin. - If you really have grounds for acting the way you did, then please tell me.

then
(sıfat) o zamanki, o zamanlarki
then
demek

Eğer beni bu şekilde tanımıyor idiysen, kısaca beni tanımamışsın demektir. - If you didn't know me that way then you simply didn't know me.

Neler oluyor biliyor musun? - Hayır. O zaman bütün bunlar ne demek oluyor? - Do you know what's going on? - No. What's it all about then?

Englisch - Englisch
then
at the same time; on the other hand
Favoriten