En çok üç, belki dört haftamızı alacak.
- It'll take us three, maybe four weeks at the most.
Bu saat en çok on dolar tutar.
- This watch costs ten dollars at the most.
En fazla, yolculuk 1,000 dolara mal olacak.
- At the most, the trip will cost $1,000.
Kiraz çiçekleri, sadece birkaç gün dayanır, en fazla bir hafta.
- Cherry blossoms last only for a few days, a week at the most.
En çok, Henry'nin sadece altı doları var.
- At most, Henry has only six dollars.
O en çok on sekizdir.
- She is eighteen at most.
O, en fazla yirmi yaşındadır.
- She's at most 20 years old.
En fazla 20 dolar ödeyecek.
- He will pay 20 dollars at most.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
... So I'd say that was probably the longest developing song that I've ever put out, because most ...
... Of course, most of these people don't know that. ...