Bir keresinde babanla karşılaştım.
- I met your father once.
Bir kerede iki yerde olamazsın.
- You can't be at two places at once.
Bu birdenbire olmadı.
- It didn't happen all at once.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
En azından ayda bir defa anne babana yazmayı unutmamalısın.
- You must not forget to write to your parents at least once a month.
Bütün bu dünyevi bilgelik bir zamanlar herhangi bir bilge adamın sevimsiz sapıklığıydı.
- All this worldly wisdom was once the unamiable heresy of some wise man.
O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.
- That dispute has been settled once and for all.
Sana eskiden hiç söz etmedim.
- I never mentioned you once.
Emekli olur olmaz tüm zamanımı Tatoeba'ya ayıracağım.
- Once I retire, I will dedicate my whole time to Tatoeba.
Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler.
- People rarely come to see you once you are retired.