Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
- Go at once, otherwise you will be late.
Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım.
- Having seen him in the picture, I recognized him at once.
Hemen yolculuğa hazırlan.
- Get ready for the trip at once.
Biz hemen başlamalıyız.
- We must start at once.
Aniden gökyüzü karardı ve yağmur başladı.
- All at once the sky became dark and it started to rain.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
- You can't do two things at once.
Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma.
- Don't try to do all these things at once.
Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur.
- The Siberian Railway is at once the longest and best known railway in the world.
Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.
- All at once they began to laugh.
Hep birden koşmaya başladılar.
- They began to run all at once.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aniden bir patlama oldu.
- All at once there was an explosion.
İki şeyi aynı anda yapma.
- Don't do two things at once.
İki şeyi aynı anda yapamam.
- I can't do two things at once.
Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Her şey birdenbire oldu.
- Everything happened all at once.
Bütün arkadaşlarımı hep birden davet edemem.
- I can't invite all my friends at once.
Herkes hep birden konuştu.
- Everyone talked at once.
Tell the doctor to come at once. She is having a baby.
He tried to eat four cookies at once.
... was very badly written, so it allowed anyone else to do that, too. Once you were infected, ...
... And I watch them every once in a while. ...