O, ona ilk önce inanmadı.
- He didn't believe it at first.
İlk önce kimse bana inanmıyordu.
- No one believed me at first.
İlk olarak, her şey zor görünüyordu.
- At first, everything seemed difficult.
İlk olarak, Tom Fransızcanın zor olduğunu düşündü ama onun kolay olduğunu düşünüyor.
- At first, Tom thought French was difficult, but now he thinks it's easy.
O, ilk önce atı beğenmedi.
- She didn't like the horse at first.
Önceleri iş, Tom'a iyi göründü fakat daha sonra iş yorucu oldu.
- At first the job looked good to Tom, but later it became tiresome.
Tom ilk zamanlar Mary'ye inanmıyordu.
- Tom didn't believe Mary at first.
İlk zamanlar bunu yapmaktan hoşlanmadım.
- I didn't like doing this at first.
Başlangıçta stajyerler bu şirkette sakardılar.
- At first, the trainees were awkward in his company.
Başlangıçta, ondan hoşlanmadım.
- At first, I didn't like him.
İlk bakışta Bay Jones'u tanıdım.
- I recognized Mr Jones at first glance.
Şimdi görüyorum ki, ilk bakışta cümleyi yanlış anlamışım.
- Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.
İlk görüşte ona âşık oldu.
- She fell in love with him at first sight.
İlk görüşte ona âşık oldu.
- He fell in love with her at first sight.
Love at first sight.
İlk görüşte ona âşık oldu.
- She fell in love with him at first sight.
Tom Mary ile bir partide tanıştı, ve o ilk görüşte aşktı.
- Tom met Mary at a party, and it was love at first sight.
Ben onu ilk bakışta tanıdım.
- I recognized her at first sight.
İlk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönümüz var.
- We have more in common than can be seen at first sight.
At first glance, thinking well of yourself seems obviously preferable to thinking poorly of yourself. But the problem with.
It looks like a normal car at first sight. But when we open the hood, we discover something quite new.
... Plants make the move first. ...
... first day of driver's ed. And it remains good advice today. ...