Leyla yanında daima o silahı taşıyordu.
- Layla carried that gun with her at all times.
Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.
- Mary keeps her laptop with her at all times.
Zirveye çıkmak için her zaman rakibin iki adım önünde kalmak zorundasın.
- To come out on top, you have to stay two steps ahead of your opponent at all times.
... It's easy for me to access at all times. ...
... as if it's on a presence in our heads at all times is simply about ...