O bazen işe arabayla gider.
- Sometimes she drives to work.
Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
- I sometimes wonder if I am a girl.
Tom bunu birgün yapmalı.
- Tom should do that sometime.
Bunu birgün yapacağım.
- I'm going to do that sometime.
Tom bana ziyaret için bir ara uğramam gerektiğini söyledi.
- Tom told me that I should drop by sometime for a visit.
Ben yakın gelecekte bir ara sana uğrayacağım.
- I'll drop in on you sometime in the near future.
Japonya'da hala bazen birinin abaküs kullandığını görüyoruz, ancak eskisi kadar sık değil.
- In Japan, we still sometimes see someone use an abacus, but not as often as we used to.
Bazen Tom eski dostlarıyla görüşmeye geliyordu.
- Sometimes Tom came to meet his old friends.
Bir gün oraya gitmeliyim.
- I should go there sometime.
Herkesin işi bir gün ters gidebilir.
- Even the worthy Homer sometimes nods.
Günün birinde seni tekrar görmek isterim.
- I would like to see you again sometime.
Günün birinde buluşmalıyız.
- We should get together sometime.
Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.
- Come and visit us in Paris sometime soon.
Gelecek hafta erken bir zamanda bir toplantı planlayalım.
- Let's schedule a meeting sometime early next week.