at a time in the past

listen to the pronunciation of at a time in the past
Englisch - Türkisch

Definition von at a time in the past im Englisch Türkisch wörterbuch

when
ne zaman

Ne zaman geri döneceksin? - When will you return?

Genellikle ne zaman yatarsın? - When do you usually go to bed?

when
dığı zaman
at a time
bir seferde

O, bir seferde altı kutu taşıdı. - He carried six boxes at a time.

Bir seferde bir şey yapın. - Do one thing at a time.

when
iken

O üç yaşında iken babasını kaybetti. - He lost his father when he was three years old.

Ben bir öğrenci iken, ona sık sık yazdım. - I often wrote to her when I was a student.

when
gerektiğinde

Bir şey için ödeme yapmam gerektiğinde ben sadece kredi kartı kullanırım. - I just use a credit card whenever I need to pay for something.

Gitmen gerektiğinde bana söyleyeceksin, değil mi? - You'll tell me when you need to leave, won't you?

at a time
birden

Hiç kimse bir defada birden daha fazla şey yapamaz. - No one can do more than one thing at a time.

Birisi bir seferde birden fazla şey yapamaz. - One can't do more than one thing at a time.

when
-ınca
when
-diği (gün)
when
(olması gerektiği) halde
when
-diğinde
when
-dığı zaman
when
-diği zaman
at a time
bölüm bölüm a little
when
geldiğinde

Bütün söylediği zamanı geldiğinde öğreneceğimizdi. - All she said was that we would know when the time came.

O geldiğinde başlayacağız. - We will start when he comes.

when
when he comes geleceği zaman
when
vakit

Tom ve Mary çocukken birlikte çok vakit geçirdiler. - Tom and Mary spent a lot of time together when they were kids.

Üzücü haber geldiğinde çok iyi vakit geçiriyordum. - I was having a very good time, when the sad news came.

when
göz önüne alarak
when
{i} ne zamandan kalma
when
When shall I come? Ne zaman geleyim? Come when you please
when
-diğinde; -diği zaman; -ince; -diği (gün, saat v.b.): You have to get up when
when
ta ki
when
zaman

Ne zaman burada yüzebilirim? - When can I swim here?

Genellikle ne zaman yatarsın? - When do you usually go to bed?

when
halde

Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun? - Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?

at a time in the past

    Türkische aussprache

    ät ı taym în dhi päst

    Aussprache

    /ˈat ə ˈtīm ən ᴛʜē ˈpast/ /ˈæt ə ˈtaɪm ɪn ðiː ˈpæst/
Favoriten