Bu malları yurt dışından ucuza alıyorlar ve daha sonra yurtta satmak için zam yapıyorlar.
- They buy these goods cheaply overseas and then mark them up to resell at home.
Ucuz olarak nerede meyve alacağımı öğrendim.
- I found out where to buy fruit cheaply.
Hiçbir şeyi istediğimiz kadar ucuza almayız.
- We get nothing so cheaply as we want.
Onlar aynı ürünü çok daha ucuza yapabilir.
- They can make the same product much more cheaply.