at, near or toward the bow

listen to the pronunciation of at, near or toward the bow
Englisch - Türkisch

Definition von at, near or toward the bow im Englisch Türkisch wörterbuch

fore
baş tarafta önde
fore
(Kanun) önde olan
fore
başta
fore
ön

Hava tahmini göre, yağışlı mevsim önümüzdeki hafta başlayacak. - According to the weather forecast, the rainy season will set in next week.

Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir. - Prophets have been forecasting the end of the world for centuries.

fore
önek on; önceden; önceki
fore
{i} pruva
fore
{s} önde

Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır. - Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.

Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir. - He is the foremost authority on heart surgery.

fore
ön taraftaki
fore
öne geçmek
fore
dikkat

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin! - If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

fore
daha evvelki
fore
ön kısımda/ön kısıma
fore
önde olan şey
fore
come to the fore başa geçmek
fore
{i} baş taraf
fore
ilk

Safran ilkbaharın bir müjdecisidir. - The crocus is a forerunner of spring.

Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün. - You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.

fore
(İnşaat) baş, ön, öncü
fore
the fore part ön taraf
Englisch - Englisch
fore
fore-
at, near or toward the bow
Favoriten