Bu yol iki şehri bağlamaktadır.
- This road connects the two cities.
Onların işi bilgisayarları ağa bağlamaktır.
- Their job is to connect the computers to the network.
Dan, ortaklarına yalan söyledi.
- Dan lied to his associates.
Şirket birleşmeler ve diğer fırsatlar üzerinde çalışmak için 25 yeni ortak ekledi.
- The firm has added 25 new associates to work on mergers and other deals.
Tom gibi insanlarla arkadaşlık etmem.
- I don't associate with people like Tom.
Dr. Hellebrandt bu mükemmel üniversitede yardımcı doçenttir.
- Dr. Hellebrandt is an associate professor in that excellent university.
Tom sadece bir iş ortağı.
- Tom is just a business associate.
O, benim iş ortağımdı.
- He was my business associate.
Biz politikacıları iki yüzlülük ile ilişkilendirmek eğilimindeyiz.
- We tend to associate politicians with hypocrisy.
Üç iştirakçi yeni bir şirket kuracak.
- The three associates will set up a new company.
İnternete bir PC bağlamak roket bilimi değildir.
- Connecting a PC to the internet is not rocket science.
Bu kabloyu jeneratöre bağlamamız gerekiyor.
- We need to connect this cable to the generator.
Onların Tom'la bağlantısı nedir?
- What's their connection to Tom?
Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur.
- He has no connection with this affair.
Asya'da Fransız dili genellikle romantizmle ilişkilendirilir.
- In Asia, French language is often associated with romantism.
Biz özgürlük dediğimizde onu Lincoln ile ilişkilendiriyoruz.
- When we say liberty, we associate it with Lincoln.
Which of these phrases do you associate with the pictures?.
O Bill ile işbirliği yapmak istemiyor.
- She doesn't like to associate with Bill.
Fancy a pint, me old mucker?.
How my bitches been doin'?.
I didn't connect my lost jewelry to the news of an area cat burglar until the police contacted me.
An associate member of the club.
She associates with her coworkers on weekends.
An associate editor.
Ob-la-di, ob-la-da, life goes on, bra, la-la how the life goes on ~ Lennon/McCartney, Ob-La-Di, Ob-La-Da, 1968.