Mary decided never to see him any more.
- Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
He left Japan never to come back.
- O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
Astronomy is by no means a new science.
- Astronomi asla yeni bir bilim değildir.
The result was by no means satisfactory.
- Sonuç asla tatmin edici değildi.
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
Everyone is hoping nothing bad will ever happen in Japan.
- Herkes Japonya'da artık kötü bir şey asla olmayacağını umuyor.
I've never seen such a thing in my life, not once!
- Ben, hayatımda böyle bir şeyi asla görmedim, bir kez değil!
You are not at all wrong.
- Asla hatalı değilsin.
Tom doesn't want to see Mary at all.
- Tom Mary'yi asla görmek istemiyor.
I am not in the least concerned about the result.
- Asla sonuçla ilgilenmiyorum.
Snakes are animals I don't like in the least.
- Yılanlar asla sevmediğim hayvanlardır.
The result was by no means satisfactory.
- Sonuç asla tatmin edici değildi.
It is by no means easy to please everybody.
- Herkesi memnun etmek asla kolay değil.
Nothing ever changes.
- Hiçbir şey asla değişmez.
Everyone is hoping nothing bad will ever happen in Japan.
- Herkes Japonya'da artık kötü bir şey asla olmayacağını umuyor.
There's no way she'll ever marry Sato.
- Sato ile asla evlenmez.
You are not at all wrong.
- Asla hatalı değilsin.
If it had not been for her help, you would never have done it.
- Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
Everyone is hoping nothing bad will ever happen in Japan.
- Herkes Japonya'da artık kötü bir şey asla olmayacağını umuyor.
I never wear white socks.
- Ben asla beyaz çorap giymem.