Pirinç, bakır ve çinkodan oluşan bir alaşımdır.
- Brass is an alloy of copper and zinc.
Beş yuan paralar pirinç, ve on yuan paralar bronz dışında yapılır.
- The five yuan coins are brass, and the ten yuan coins are made out of bronze.
Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.
- A brass band is marching along the street.
Otelin lobisinde çalan beş kişilik bir bando vardı.
- There was a brass quintet playing in the lobby of the hotel.
Prinçten yapılmış eski çaydanlığımı seviyorum.
- I like my old brass tea pot.
Tom blew on the embers, hoping to get the fire restarted.
- Tom blies in die glühende Asche, hoffend, das Feuer wieder zu entfachen.
Is that not the castle that Cinderella danced in?
- Ist das nicht das Schloss, in dem Aschenputtel getanzt hat?
Cinderella had two evil stepsisters.
- Aschenputtel hatte zwei boshafte Stiefschwestern.