Paranın, aslında, hiçbir anlamı yok.
- Money, as such, has no meaning.
Aslında sürmeye yoğunlaşarak iyi sürücüler olmayız.
- We do not become good drivers by concentrating on driving as such.
O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
- She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
O benim bir arkadaşım ve ona öyle davranırım.
- He is a friend and I treat him as such.
O ünlü bir ressamdır ve öyle davranılmalı.
- He is a famous painter and should be treated as such.
O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.
- He is a gentleman and ought to be treated as such.
O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.
- He is a scholar, and ought to be treated as such.
... within minutes visitors can go from a modern city typical cities such as these ...
... maybe after the election how we're going to do it, you wouldn't take such a sketchy ...