as soon as

listen to the pronunciation of as soon as
Englisch - Türkisch
-er -mez
ince
de en kısa zamanda
en kısa zamanda

Lütfen bunu en kısa zamanda yapın. - Please do it as soon as possible.

En kısa zamanda bunu yapmaya çalışacağız. - We'll try to do that as soon as possible.

yapar yapmaz

Bunu yapar yapmaz akşam yemeği hazırlığına başlamanı istiyorum. - As soon as you have done that, I would like you to start preparing supper.

O telefon görüşmesi yapar yapmaz eve gitti. - He went home as soon as he got the phone call.

ile beraber
mümkün olduğu kadar çabuk
ister istemez
ile birlikte
eder etmez

Muhabirler Tom mahkeme salonunu terk eder etmez sorular sormaya başladı. - The reporters started asking Tom questions as soon as he left the courtroom.

Tom Mary'nin artık dinlemediğini fark eder etmez konuşmayı durdurdu. - Tom stopped talking as soon as he noticed Mary wasn't listening anymore.

hemen

Bu e-postayı görür görmez lütfen hemen cevapla. - As soon as you see this E-mail please reply right away.

Tartışma sona erer ermez, ben hemen ofisten ayrıldım. - As soon as the argument ended, I left the office forthwith.

-de en kısa zamanda
-er -mez: I'll call you as soon as I reach Istanbul. İstanbul'a varır varmaz sana telefon edeceğim
ir mez
directly
doğrudan

Tom'la doğrudan temas kurulabilir. - Tom can be contacted directly.

Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir. - Physical changes are directly related to aging.

directly
doğrudan doğruya

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz? - Can we talk to Tom directly?

immediately
derhal

Derhal bir ambulans geldi. - An ambulance arrived immediately.

Yangın derhal söndürüldü. - The fire was put out immediately.

as as
kadar
directly
düpedüz
directly
-er -mez
directly
derhal
directly
hemen
directly
direkt olarak,ıf.-de doğrudan: prep.doğrudan
directly
zaman hemen
directly
dosdoğru
directly
(Biyoloji) direkt olarak

Tom'la direkt olarak konuşmadım. - I didn't speak with Tom directly.

Lütfen patates cipslerini kaseye koy. Onları direkt olarak torbadan yeme. - Please put the potato chips in the bowl. Don't eat them directly from the bag.

directly
açıkça
directly
anlaşılır biçimde
directly
doğruca

Tom eve varır varmaz doğruca odasına gitti. - Tom went directly to his room as soon as he got home.

Tom doğruca musluktan içiyor. - Tom is drinking directly from the faucet.

directly
yapar yapmaz
Englisch - Englisch
immediately after

As soon as he arrived, everyone gasped.

immediately
at the moment that -, immediately when -
when
once
conjunction immediately 2
conjunction directly 2
directly

He is to go to Calais, directly this is over, to replace Lord Berners as governor .

as soon as

    Türkische aussprache

    äz sun äz

    Synonyme

    immediately

    Aussprache

    /ˈaz ˈso͞on ˈaz/ /ˈæz ˈsuːn ˈæz/

    Videos

    ... is a solution that ends within 24 hours. As soon as a bored Norwegian teenager encounters ...
    ... sheep.  As soon as I move into a city, those children convert from an asset to a liability. ...
Favoriten