Mesela, bu bir kalem.
- For example, this is a pen.
Mesela, bu bir aşk şarkısı.
- For example, this is a love song.
Japonya güzel şehirlerle doludur. Örneğin, Kyoto ve Nara.
- Japan is full of beautiful cities. Kyoto and Nara, for instance.
Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
- What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
Hayvanları seviyorum, mesela kediler ver köpekleri.
- I like animals, for example, cats and dogs.
Mesela, bu bir aşk şarkısı.
- For example, this is a love song.
Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp.
- Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
- A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
- A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
Many types of cheese exist, for example Gouda and Cheddar.
... The example of YouTube this morning was very, very ...
... here's another example in the middle you haven't even gray ...