O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
Bu makalenin yazarı, ünlü bir eleştirmendir.
- The author of this article is a famous critic.
Okul gazetesi için bir makale yazıyorum.
- I'm writing an article for the school newspaper.
Grevler hakkında makaleler yazıyorum.
- I am writing articles about strikes.
Bir palto bir giyim eşyasıdır.
- A coat is an article of clothing.
Bu el yapımı eşyalar kalite olarak farklıdır.
- These hand-made articles differ in quality.
Çantasında çeşitli şeyler var.
- There are a variety of articles in her purse.
Lütfen dersle ilgisi olmayan her şeyi çantana koy.
- Please place all articles not related to the lesson inside your bag.
Bu mallar gümrük vergisinden muaftır.
- These articles are all exempt from duty.
Belirli bir artikel mi arıyorsun?
- Are you looking for a definite article?
Esperantoda belirsiz artikel yoktur ve sadece bir tane belirli artikel vardır.
- In Esperanto there is no indefinite and only one definite article.
İsimler, zamirler, fiiller, sıfatlar, zarflar, makaleler, edatlar, bağlaçlar, ve ünlemler İngilizcede konuşma parçalarıdır.
- Nouns, pronouns, verbs, adjectives, adverbs, articles, prepositions, conjunctions, and interjections are the parts of speech in English.
Japonya umarım anayasasının 9. maddesine uyar.
- I hope that Japan will abide by Article 9 of her Constitution.
Sözleşme maddesini yine oku.
- Read the article again.
Bu dükkan her türde ürün satar.
- This shop sells articles of all kinds.
Dükkan her türde ürünler satar.
- The shop sells articles of all kinds.
Onların sözleşmelerini sansürlemem.
- I don't censor their articles.
a sales article.
an article of clothing.
She's a prime article (whip slang), she's a devilish good piece, a hell of a goer.
The definite-article status of O is what's under discussion here.
... I'm not proposing the article dies at all. ...
... I just saw a great news article about ...