O, takriben seninle aynı yaştadır.
- He's about the same age as you are.
Bu takriben doğru görünüyor.
- That seems about right.
Tom artık hemen hemen her yerde olabilr.
- Tom could be just about anywhere by now.
Hemen hemen her şeye alışabilirim.
- I can get used to just about anything.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Beynin fonksiyonu hakkında çalışıyorlar.
- They study about the function of the brain.
Tom istediği bir şeyi almak için aşağı yukarı yeterince zengin.
- Tom is rich enough to buy just about anything he wants.
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.
- Today, many people worry about losing their jobs.
Sorun konusunda sessiz kaldı.
- She kept silent about the problem.
Biz ateş etrafında dans ettik.
- We danced about the fire.
Güneşin Samanyolu etrafında tam bir tur atması yaklaşık 230 milyon yıl alır.
- It takes the Sun about 230 million years to make one complete orbit around the Milky Way.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
- Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı.
- Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.
Buralarda anahtarımı kaybettim.
- I lost my key about here.
Buralarda bir kulübe vardı.
- There used to be a hut about here.
O, evin etrafına bakındı.
- He looked about the house.
Yaşlı adam şapkası için etrafına bakındı.
- The old man looked about for his hat.