armağan

listen to the pronunciation of armağan
Türkisch - Englisch
gift

A wife who can be quiet is a gift of God. - Sessiz olabilen bir bayan eş Tanrının bir armağanıdır.

Pesto is God's gift to the world. - Pesto Tanrı'nın dünyaya armağanıdır.

present

Few things can compare to the joy on your child's face as they open their Christmas presents. - Noel armağanlarını açarken çocuğunuzun yüzündeki sevinç ile kıyaslayabilecek çok az şey vardır.

You need to buy Tom a present. - Tom'a bir armağan alman gerekir.

gift, present " hediye; award, prize" ödül
award, prize
gratuity; presentation
bestowal; bounty
gift, present
{i} presentation
prize
favor
{i} bestowal
{i} bounty
armağan etmek
to present (to)
armağan etmek
to present (something) as a gift or award to (someone)
armağan etmek
make smb. a present of
armağanlar
(Bilgisayar) presents

Few things can compare to the joy on your child's face as they open their Christmas presents. - Noel armağanlarını açarken çocuğunuzun yüzündeki sevinç ile kıyaslayabilecek çok az şey vardır.

Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity. - Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.

armağanlar
gifts

A kiss is one of life's most precious gifts. - Bir öpücük yaşamın en değerli armağanlarından biridir.

Türkisch - Türkisch
armağan
Favoriten