Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
- Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
Kollarımın altında terledim.
- I perspired under the arms.
O, kolunu onun beline koydu.
- He put his arm around her waist.
Tom ısıölçeri kolunun altına koydu.
- Tom put the thermometer under his arm.
Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
- They asked for permission to arm their ships.
Erkek kardeşim bir ağaçtan düştü ve kolunu kırdı.
- My brother fell out of a tree and broke his arm.
O erkeğin kolu benimkine hafifçe çarptı.
- His arm brushed against mine.
Japonya'nın ordusu çok güçlüydü.
- Japan's army was very powerful.
Onun güçlü bir kolları var.
- He has powerful arms.
Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
- We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
Silah ihracatı yasaklandı.
- The export of arms was prohibited.
Onlar kendilerini silahlarla silahlandırdılar.
- They armed themselves with rifles.
Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
- They asked for permission to arm their ships.
Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.
- The baby was sound asleep in her mother's arms.
Ordu cephaneliğini düşmana bıraktı.
- The army surrendered its arsenal to the enemy.
Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
- We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
Tom silahlı soygun için cezasını doldurdu.
- Tom did time for armed robbery.
Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
- They asked for permission to arm their ships.
Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.
- They were accused of supplying arms to terrorists.
Tom askere yazılmaya karar verdi.
- Tom decided to enlist in the army.
Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
- They asked for permission to arm their ships.
Mary bana sarılmak için kollarını açtı.
- Mary opened her arms to hug me.
Tom bana sarılmak için kollarını açtı.
- Tom opened his arms to hug me.
Konferansta süper güçlerden, silahlı kuvvetlerini üçte bir oranında azaltmaları istendi.
- The conference called for the major powers to cut their armed forces by a third.
Tom silahlı kuvvetlere katıldı.
- Tom has joined the army.
Galaksinin Yay ve Perse takım yıldızı bölümleri binlerce yıl keşfedilmemiş olarak kaldı.
- The Sagittarius and Perseus Arms of the galaxy remained unexplored for thousands of years.
Cadde boyunca kol kola yürüyorlardı.
- They were walking along the street arm in arm.
Ben onların kol kola yürüdüğünü gördüm.
- I saw them walking arm in arm.
Kolkola yolda yürüyorlardı.
- They were walking along the street arm in arm.
Silahlı hava korsanları yolcuları dehşete düşürdü.
- The armed hijackers terrified the passengers.
Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
- The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
Silah ihracatı yasaklandı.
- Arms export was prohibited.
Silah ihracatına izin verilmedi.
- The export of arms was not allowed.
Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
- Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
- This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
Tom silahlı soygun için cezasını doldurdu.
- Tom did time for armed robbery.
Tom ve Mary kendilerini bıçaklarla silahlandırdılar.
- Tom and Mary armed themselves with knives.
Onlar kendilerini silahlarla silahlandırdılar.
- They armed themselves with rifles.
Millet silahlanmaya başladı.
- People have started arming themselves.
Millet silahlanmaya başladı.
- People have started arming themselves.
Millet silahlanmaya başladı.
- People have started arming themselves.
Dirsek; üst kol ve alt kol arasındaki eklemdir.
- The elbow is the joint between the upper arm and the lower arm.
He raised the bow arm before showed up on the shooting line,which was against the rule.
Tom bir kucak dolusu çamaşırla odaya gitti.
- Tom walked into the room with an armful of laundry.
Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Tom was carrying an armful of books.
Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Tom was carrying an armful of books.
Tom bir kucak dolusu çamaşırla odaya gitti.
- Tom walked into the room with an armful of laundry.
Millet silahlanmaya başladı.
- People have started arming themselves.
Uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için silahlara başvurmamalıyız.
- We should not resort to arms to settle international disputes.
Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
- The troops had plenty of arms.
Shelburne Bay is an arm of Lake Champlain.
The robot arm reached out and placed the part on the assembly line.
The arm and forearm are parts of the upper limb in the human body.
She stood with her right arm extended and her palm forward to indicate “Stop!”.
Remember to arm an alarm system.
Friends described her as always ready to serve as arm candy—that is, a pretty date—to industry players, in hopes of landing a role.
The two friends walked along arm in arm.
The kids were armed to the teeth in preparation for the water-balloon fight.
The police work at arm's length from the army.
She remained at arm's length though we worked together for many years.
All my reference books are within arm's reach.
We laid down on the snowbank and moved our arms up and down to make snow angels.
If the Duke arms himself for war, the king will not sit by idly!.
She's been keeping me at arm's length all the time. She doesn't want to get involved.
We're the best football team in the state! - Careful, dude, don't break your arm patting yourself on the back.
The long arm of the law.
Repeat violent offenders will hopscotch over state lines to avoid the long arm of the law, said Maryland Gov. Martin O'Malley.
His good marks gave him a shot in the arm.
They had to twist his arm, but they got him to join the project.
... home baby were you arm yes that no ...
... So they fixed his arm. ...