Batman is friends with Robin.
- Batman, Robin ile arkadaştır.
My friend studies Korean.
- Arkadaşım Korece çalışıyor.
I feel your pain, buddy.
- Acını hissediyorum, arkadaş.
He's my old drinking buddy.
- O benim eski içki arkadaşım.
Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
- Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
They want to choose their mates by their own will.
- Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
They're buddies from my technical school.
- Onlar benim teknik okuldan arkadaş.
Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend.
- Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer.
Tom has a pen pal in Australia.
- Tom'un Avustralya'da bir kalem arkadaşı var.
Jiro communicates with his pen pal in Australia.
- Jiro Avustralya'daki mektup arkadaşı ile haberleşiyor.
He has been a good companion to me.
- O bana iyi bir arkadaş olmuştur.
Ondoy and his companion go downtown.
- Ondoy ve arkadaşı kent merkezine gidiyorlar.
He was angered by the murder of their comrades.
- O, arkadaşlarının cinayetiyle kızdırıldı.
The young man bade farewell to his comrades and relatives.
- Genç adam arkadaşlarını ve akrabalarını uğurladı.
He seems to be a nice fellow.
- O, güzel bir arkadaş gibi görünüyor.
He was a good fellow at heart.
- Kallben iyi bir arkadaştır.
I don't associate with people like Tom.
- Tom gibi insanlarla arkadaşlık etmem.
We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.
- Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi.
He is a close friend of my brother.
- Erkek kardeşimin yakın bir arkadaşıdır.
My parents are familiar with her friend.
- Ebeveynlerim onun arkadaşını tanıyorlar.
We're intimate friends.
- Biz samimi arkadaşlarız.
He is not very good company.
- O, çok iyi bir arkadaş değildir.
A man is known by the company he keeps.
- Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
I have a date tonight with an old girlfriend.
- Bu gece eski bir kız arkadaşımla bir buluşmam var.
Tom discovered that Mary had dated his best friend.
- Tom Mary'nin onun en iyi arkadaşıyla flört ettiğini keşfetti.
I pardoned my friend for his poor manners.
- Kötü davranışları için arkadaşımı affettim.
Tom doesn't have a partner.
- Tom'un bir hayat arkadaşı yok.
Tom is my old partner.
- Tom benim eski arkadaşım.
His novel ideas are time and again getting him into trouble with his more conservative colleagues.
- Onun özgün fikirleri daha tutucu arkadaşlarıyla başını defalarca belaya soktu.
They are both colleagues of mine.
- Onlar çalışma arkadaşlarımdır.
You're a mighty good feller.
- Sen güçlü iyi bir arkadaşsın.
He's a smart little feller.
- O zeki küçük bir arkadaştır.
Macedonia and Bulgaria are not friends.
- Macedonya ve Bulgaristan arkadaş değildir.
Tom and his friends all have Macbooks.
- Tom ve arkadaşlarının hepsinin MacBookları var.