He's a genuine aristocrat.
- O gerçek bir aristokrat.
Mary is an aristocrat and a proper lady.
- Mary aristokrat ve terbiyeli bir bayan.
His aristocratic manners amaze me.
- Onun aristokrat tavırları beni şaşırtıyor.
Layla grew up in the aristocratic world.
- Leyla aristokrat dünyada büyüdü.
Aristocrats lived to the east and west of the imperial palace.
- Aristokratlar imparatorluk sarayının doğusunda ve batısında yaşadı.
Millions have died as a result of private quarrels between aristocrats.
- Aristokratlar arasındaki özel kavgalar sonucu milyonlar öldü.