Tom sizinle tartışmak istemiyor.
- Tom doesn't want to argue with you.
Tom Mary ile tartışmak istemiyor.
- Tom doesn't want to argue with Mary.
Neredeyse her gün münakaşa ederim.
- I argue almost every day.
Tom ve Mary münakaşa etmeye başladılar.
- Tom and Mary began to argue.
Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme.
- Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.
Tom sizinle tartışmak istemiyor.
- Tom doesn't want to argue with you.
Tom'la tartışmasan iyi olur.
- You'd better not argue with Tom.
Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.
- Some people hate to argue.
He argued that America should stop Lend-Lease convoying because it needed to fortify its own Army with the supplies.