Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
- It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.
- After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.
Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
- This area is as big as a football pitch.
Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
- Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?
- Do you know the name of the most successful military man from this area?
Gördüğüm kadarıyla bu civarda yaya trafiği pek yok.
- There is not a lot of foot traffic in this area so far as I have seen.
Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.
- Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.
Tom, sigara içilmesi yasak yerlerde sigara içen insanlardan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like people who smoke in no smoking areas.
Uzak bir yerde yaşıyorum.
- I live in a remote area.
My guts are a bit sore in that area.
The photo is a little dark in that area.
... areas, in Meiji, also Showa. ...
... across all these areas. ...