Artık burada çalışmak istemiyorum.
- Ich will hier nicht mehr arbeiten.
Tom ve karısı kıt kanaat geçinmek için her ikisi çalışmak zorunda.
- Tom und seine Frau müssen beide arbeiten, um über die Runden zu kommen.
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
Evrakların hepsini bir araya toplar mısın?
- Can you gather all of the papers together?
Askerler eve gelmeye barış zamanı işlerini bulmaya başladılar.
- Soldiers began to come home and find peacetime jobs.
İşler için onunla röportaj yapıldı.
- She was interviewed for jobs.
Biz kimlik belgelerimizi güvenlik masasına göstermek zorunda kaldık.
- We had to show our papers at the security desk.
Zaman doldu. Kağıtlarını teslim et.
- Time is up. Hand in your papers.
Boşanma kağıtlarını az önce imzaladım, nihayet özgürüm!
- I've just signed the divorce papers; I'm free at last!
Evrakların hepsini bir araya toplar mısın?
- Can you gather all of the papers together?
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
Tom büyük bir fabrika için çalışıyor.
- Tom works for a large factory.
O bir fabrikada çalışıyor.
- He works in a factory.
Bu kitap şairin en iyi çalışmalarından biridir.
- This book is one of the poet's best works.
Picasso'nun çalışmalarını severim.
- I like the works of Picasso.
Şekspir'in tüm eserlerine sahibim.
- I have the complete works of Shakespeare.
Tom'un eserlerde çok sayıda projesi var.
- Tom has a lot of projects in the works.
Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.
- The concrete mixing plant is just a mile from the worksite.
O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor.
- He works for a plumbing company.
Dan treni bir bakım atölyesine sürdü.
- Dan drove the train to a maintenance workshop.
Atölyesinde bir tablo yapıyor.
- He's making a table in his workshop.
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
- The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
Ben işlerin kontrolünü aldım.
- I got control of the works.
O tamamen reklam yapıldığı gibi çalışır.
- It works exactly as advertised.
Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor.
- Tom works out in a gym near his house.
I must work hard to make up for lost time.
- Ich muss hart arbeiten, um die verlorene Zeit aufzuholen.
I wanted to work this summer.
- Ich wollte diesen Sommer arbeiten.