İşe gitmeden önce kahvaltı hazırlıyordum.
- Bevor ich zur Arbeit ging, bereitete ich das Frühstück zu.
İşe gitmek istemiyorum.
- Ich will nicht zur Arbeit.
Öğrenciler işi kendileri yaptılar.
- Die Schüler haben die Arbeit selbst gemacht.
Ne kadar uzun sürerse sürsün, bu işi bitireceğim.
- Egal wie lange es auch dauert, ich werde diese Arbeit zu Ende bringen.
Tom işini seviyor mu?
- Gefällt Tom seine Arbeit?
Daha bitiremedin mi işini?
- Hast du deine Arbeit noch nicht beenden können?
İşi bitirmek onun iki saatini alır.
- Es kostet ihn zwei Stunden, die Arbeit zu beenden.
Öğrenciler işi kendileri yaptılar.
- Die Schüler haben die Arbeit selbst gemacht.
Bu bilet kâğıttan yapılmış.
- This ticket is made out of paper.
Bu çanta kağıttan yapılmıştır.
- This handbag is made of paper.
Yazıcıya kağıt lazım.
- The printer needs paper.
Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazınız.
- Please write the answer on this piece of paper.
Bugünkü gazetede baş makaleyi okudun mu?
- Have you read the leading article in today's paper?
Bana bugünün gazetelerini göster.
- Show me today's papers.
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
Tom had an accident at work.
- Tom hatte einen Unfall bei der Arbeit.
Though Alfred is scrupulous in fulfilling his duties at work, he is less conscientious about his obligations at home.
- Obwohl Alfred penibel beim Erfüllen seiner Aufgaben bei der Arbeit ist, ist er weniger gewissenhaft bei seinen Pflichten zu Hause.