Martin Luther King spent his life seeking justice.
- Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.
I would like to request a short recess.
- Ben kısa bir ara rica etmek istiyorum.
The meeting will reconvene in two hours after a brief recess.
- Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.
If the car breaks down, we'll walk.
- Araba bozulursa, yürürüz.
The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.
Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant.
- Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.
Between space and time.
- Uzay ve zaman arasında.
Search and rescue operations began immediately.
- Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı.
They went in search of happiness.
- Onlar mutluluğu aramaya gittiler.
The volcano erupts at regular intervals.
- Volkan düzenli aralıklarla püskürür.
The meetings were held at intervals.
- Toplantılar belli aralıklarla gerçekleştirildi.
The gap between them has narrowed.
- Onlar arasındaki aralık daraldı.
There is a generation gap between them.
- Onlar arasında kuşak farkı var.
They all sought for the lost child.
- Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.
They sought shelter from the rain.
- Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.
Let's take time out to elaborate a strategy.
- Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
In the interim, please send all communications to Tom.
- Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
The police promised Tom that they would look for his daughter.
- Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
Why don't you look for Tom?
- Niçin Tom'u aramıyorsun?
Ye shall seek me, and shall not find me; and where I am, thither ye cannot come.
- Beni arayacaksınız ama bulamayacaksınız. Ve benim bulunduğum yere siz gelemezsiniz.
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
- Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
- Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
Relations between us seem to be on the ebb.
- Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.
How are relations between the two of them going?
- Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?
In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius.
- Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.
They're just out of my price range.
- Onlar benim fiyat aralığının dışında.
Tom stopped looking for the treasure and went back home.
- Tom hazine aramayı durdurdu ve eve gitti.
How about stopping the car and taking a rest?
- Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
This car dealership has very thin profit margins.
- Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
There is only a marginal difference between the two.
- İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.
- Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor.
Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
- Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
Tom is the legal owner of this piece of land.
- Tom bu arazinin yasal sahibidir.
I'm in the middle of a meeting. Could I call you back later?
- Bir toplantının ortasındayım. Sizi daha sonra tekrar arayabilir miyim?
Tom's car is parked in the middle of the road.
- Tom'un arabası yolun ortasında park edilmiş.
The car went out of control and pitched headlong into the river.
- Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
- ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
- Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
Do you know how to use these command line tools?
- Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
Please put a comma between the two main clauses.
- Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
Meanwhile, I want to draw your attention to a point.
- Bu arada, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
Meanwhile, you can stay with us.
- Bu arada, bizimle kalabilirsin.
Are you on good terms with Tom?
- Tom'la aranız iyi mi?
I hear you're on bad terms with Owen.
- Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.
It's almost intermission.
- Gösterim arası olmak üzere.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Call me again in two days.
- İki gün içinde beni yeniden ara.
Call me this afternoon.
- Bu öğleden sonra beni ara.
They continued searching.
- Aramaya devam ettiler.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
Let's take a pause. I cannot continue any longer.
- Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.
My fingers pronounce every word, every pause and every accent.
- Benim parmaklarım her sözcüğü telâffuz eder, her aralık ve her aksan.
You should look up this word.
- Bu kelimeyi aramalıyız.
I often look up words in that dictionary.
- O sözlükte sık sık kelimeler ararım.
Believe those who are seeking truth and doubt those who have found it.
- Gerçeği arayanlara inan ve onu bulanlardan kuşkulan.
I came here seeking justice.
- Buraya adalet aramak için geldim.
In the case of fire, dial 119.
- Yangın durumunda, 119'u arayın.
The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later.
- Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
They did not have time to search for it.
- Onu aramak için zamanları yoktu.
Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
- İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
- Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
When is the intermission?
- Perde arası ne zaman?
It's almost intermission.
- Gösterim arası olmak üzere.
He mediated between the two parties.
- O iki parti arasında aracılık yaptı.
Interpreters mediate between different cultures.
- Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
We're still checking into it.
- Onu hâlâ araştırıyoruz.
The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
- Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
Confessions by St. Augustine tells us the timeless story of an intellectual quest that ends in orthodoxy.
- Aziz Augustine tarafından yazılan İtiraflar bize ortodokslukta biten entelektüel arayışın zamansız bir hikayesini anlatır.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
- Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
Tom is always spacing out in class.
- Tom her zaman derse ara veriyor.
Every now and then, I play tennis for recreation.
- Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
Do you know how to drive a car?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
Sometimes she drives to work.
- O bazen işe arabayla gider.
I heard that the distance between Tokyo and Osaka is about 10 km.
- Tokyo ve Osaka arasındaki mesafe yaklaşık 10 kilometreymiş diye duydum.
Scientists can easily compute the distance between planets.
- Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.