Definition von arası im Türkisch Englisch wörterbuch
- inter
As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
- Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
The official names of planets and their moons are governed by the International Astronomical Union.
- Gezegenlerin ve onların uydularının resmi isimleri Uluslar arası Astronomi Birliği tarafından kullanılır.
- internetwork
- ara
- {i} recess
The judge called for a recess of two hours.
- Yargıç iki saat ara verdi.
The meeting will reconvene in two hours after a brief recess.
- Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.
- ara
- {s} intermediary
- ara
- {i} break
Breakfast is served from 7:30 a.m. to 11:00 a.m.
- Kahvaltı sabah 07:00-11:00 arası servis edilir.
If the car breaks down, we'll walk.
- Araba bozulursa, yürürüz.
- arası bozulmak
- bust up
- arası açık
- at enmity with
- arası açık olmak
- to be at loggerheads
- arası açık olmak
- be in badly with
- arası açılmak
- grow away from
- arası açılmak
- to fall out with sb
- arası bozuk
- at odds
- arası bozuk olmak
- be in bad with
- arası geçmeden
- without delay, while the situation is still fresh
- arası hoş olmamak
- 1. to be on bad terms with. 2. to dislike (something)
- arası iyi
- on good terms
She's on good terms with Mr. Brown.
- Onun Bay Brown'la arası iyi.
They're on good terms with their neighbors.
- Onların komşularıyla arası iyi.
- arası iyi olmak
- to hit it off (with sb)
- arası iyi olmak
- be on good terms with
- arası kötü olmak
- be in bad with
- arası soğumak
- to lose its importance with the passage of time
- arama ve kurtarma birimler arası komitesi
- (Askeri) interagency committee on search and rescue
- artı arası kesilmemek
- to continue without a break, go on incessantly
- ara
- {i} space
Leave more space between the lines.
- Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.
Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant.
- Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.
- ara
- {f} search
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
- Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- ara
- interval
The volcano erupts at regular intervals.
- Volkan düzenli aralıklarla püskürür.
The meetings were held at intervals.
- Toplantılar belli aralıklarla gerçekleştirildi.
- ara
- gap
The gap between rich and poor is getting wider.
- Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.
The gap between them has narrowed.
- Onlar arasındaki aralık daraldı.
- ara
- distance, space; break, breather; break, playtime; interval, pause, cessation, intermission; interlude; half time; relation, terms, footing; intermediate, intermediary; middle
- ara
- sought
Religion is freedom and justice being sought in the entire region.
- Din, bütün bölgede özgürlük ve adalet arayışıdır.
They sought shelter from the rain.
- Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.
- ara
- time out
Let's take time out to elaborate a strategy.
- Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
- ara
- time, point in time
- ara
- interim
In the interim, please send all communications to Tom.
- Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
- ara
- look for
The police promised Tom that they would look for his daughter.
- Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
Tom went out to look for something to eat.
- Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
- ara
- seek
Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there.
- Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz.
Everybody has the right to seek happiness.
- Herkesin mutluluk arama hakkı vardır.
- eyaletler arası
- interstate
The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
- Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
I'm on the interstate.
- Ben eyaletler arasındayım.
- ara
- buffer
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
- Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
- ara
- footing
- ara
- relation
How are relations between the two of them going?
- Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?
Relations between us seem to be on the ebb.
- Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.
- ara
- range
The students range in age from 18 to 25.
- Öğrencilerin yaşı 18 ile 25 aralığındadır.
They're just out of my price range.
- Onlar benim fiyat aralığının dışında.
- ara
- stop
How about stopping the car and taking a rest?
- Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
- Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- ara
- margin
This car dealership has very thin profit margins.
- Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
There is only a marginal difference between the two.
- İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
- ara
- half
Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
Let's meet halfway between your house and mine.
- Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
- ara
- (Bilgisayar) lookup
- ara
- leg
Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
- Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
- On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.
- ara
- middle
I'm in the middle of a meeting. Could I call you back later?
- Bir toplantının ortasındayım. Sizi daha sonra tekrar arayabilir miyim?
Our car broke down in the middle of the street.
- Arabamız caddenin ortasında bozuldu.
- ara
- pitch
The car went out of control and pitched headlong into the river.
- Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
- ara
- (Mekanik) clearance
- ara
- cease
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
- ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
- ara
- (Mimarlık) partition
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
- Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
- ara
- comma
Do you know how to use these command line tools?
- Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
Please put a comma between the two main clauses.
- Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
- ara
- meanwhile
Meanwhile, we depict aliens doing really weird stuff.
- Bu arada, Biz garip şeyler yapan uzaylıları tanımlıyoruz.
Meanwhile, you can stay with us.
- Bu arada, bizimle kalabilirsin.
- ara
- (Bilgisayar) place call
- ara
- terms
Are you on good terms with Tom?
- Tom'la aranız iyi mi?
They're on good terms with their neighbors.
- Onların komşularıyla arası iyi.
- ara
- (Bilgisayar) place a call
- blok arası
- (Spor) seams
- dinler arası diyalog
- interfaith dialogue
- kelime arası boşluk
- tracking
- kolon arası
- (Bilgisayar) gutter
- parmak arası
- interdigital
- tavan arası
- lofts
- tavan arası
- loft
There is plenty of space in the loft for storage.
- Tavan arasında bol miktarda depolama alanı vardır.
- tavan arası
- cockloft
- ara
- discontinuation
- ara
- scrabble
- ara
- discontinuance
- ara
- interm
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
- Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
When is the intermission?
- Perde arası ne zaman?
- ara
- {f} call
Tom called me yesterday at nine in the morning.
- Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.
Arriving at the airport, I called her up.
- Havaalanına vardığımda onu aradım.
- ara
- interstice
- ara
- interlude
- ara
- {f} searching
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
The police spent hours searching Tom's place, but they couldn't find the murder weapon.
- Polisler saatlerce Tom'un evini aradılar fakat onlar cinayet silahını bulamadılar.
- ara
- pause
We should sometimes pause to think.
- Düşünmek için bazen ara vermeliyiz.
Let's take a pause. I cannot continue any longer.
- Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.
- ara
- lapse
- ara
- seek for
- ara
- look up
Look up the number in the phone book.
- Telefon rehberinde numarayı ara.
It is a good habit to look up new words in a dictionary.
- Yeni kelimeleri sözlükte aramak iyi bir alışkanlıktır.
- ara
- half time
- ara
- {f} seeking
Tom isn't seeking asylum.
- Tom sığınma aramıyor.
I came here seeking justice.
- Buraya adalet aramak için geldim.
- ara
- interspace
- ara
- {f} ransacking
- ara
- {f} dial
The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later.
- Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
Tom dialed 911 again.
- Tom yine 911'i aradı.
- ara
- search for
I need to search for my pen.
- Dolma kalemimi aramalıyım.
Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
- İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
- 11-12 Haziran arası
- between June 11-12
- 11-12 Haziran arası
- between the dates of June 11-12
- apış arası
- Perineum: The region between the scrotum and the anus in males, and between the posterior vulva junction and the anus in females
- ara
- ıntermediate
- ara
- look#for
- ders arası
- Between classes
- koyu gri ve siyah arası renk
- between dark gray and black colors
- kültürler arası
- Intercultural
- milletler arası, uluslararası, enternasyonal
- among nations, international, international
- reklam arası
- Commercial break
- satır arası
- Between the lines
- tanecikler arası
- Transgranular
- tanecikler-arası
- Transgranular
- uluslar arası
- international
International disputes must be settled peacefully.
- Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.
The official names of planets and their moons are governed by the International Astronomical Union.
- Gezegenlerin ve onların uydularının resmi isimleri Uluslar arası Astronomi Birliği tarafından kullanılır.
- yeşil ile mavi arası renk
- between green and blue colors
- (gabarit international de chargement) uluslar arası yükleme mastarı (ölçü birimi
- (Askeri) (gabarit international de chargement) international loading gauge
- Amerikan Gönüllü Uluslar Arası Faaliyetler Konseyi
- (Askeri) American Council for Voluntary International Action
- Birimler Arası Daimi Komitesi (Birleşmiş Milletler (UN)); geçici kuvvet komutanı
- (Askeri) Interagency Standing Committee (UN); interim acting service chief
- Birleşmiş Milletler (UN) Uluslar Arası Tabii Afetleri Önlemenin On Yılı
- (Askeri) International Decade for Natural Disaster Reduction (UN)
- Gemilerin Denizde Sebep Olduğu Kirlenmeyi Önleme Uluslar Arası Sözleşmesi
- (Askeri) International Convention for the Prevention of Pollution from Ships
- Hükümetler Arası Denizcilik Danışma Örgütü
- (Hukuk) Intergovernmental Marine Consultation Organization (IMCO)
- Hükümetler Arası Göç Komitesi
- (Hukuk) Intergovernmental Committee for Migration (ICM)
- Komutanın İhtiyacı Olan Kritik Bilgiler; Uluslar Arası Telsiz İstişare Komitesi
- (Askeri) commander's critical information requirement; International Radio Consultative Committee
- Kuvvetler arası eğitim teşkilatı
- (Askeri) inter-Service training organization
- Milli Birimler Arası Narkotik Enstitüsü
- (Askeri) National Interagency Counternarcotics Institute
- Ulusal Güvenlik Konseyi / Teşkilatlar Arası Çalışma Grubu
- (Askeri) National Security Council/Interagency Working Group
- Ulusar Arası Kızıl Haç; Uluslar Arası Kurtarma Komitesi
- (Askeri) International Red Cross; International Rescue Committee
- Uluslar Arası (Suçla Mücadele) Kriminal Polis Teşkilatı
- (Askeri) International Criminal Police Organization
- Uluslar Arası Atom Enerjisi Kurumu (UN)
- (Askeri) International Atomic Energy Agency (UN)
- Uluslar Arası Büro Makinaları
- (Askeri) International Business Machines
- Uluslar Arası Denizcilik Teşkilatı (IMO) arama ve kurtarma elkitabı
- (Askeri) International Maritime Organization (IMO) search and rescue manual
- Uluslar Arası Gönüllü Dernekleri Konseyi
- (Askeri) International Council of Voluntary Agencies
- Uluslar Arası Hastalık Kodları; Uluslar Arası İşbirliği Ve Kalkınma Programı (US
- (Askeri) International Code of Diseases; International Cooperation and Development Program (USDA)
- Uluslar Arası Hava Taşımacılığı Derneği
- (Askeri) International Air Transport Association
- Uluslar Arası Kalkınma İşbirliği Teşkilatı
- (Askeri) International Development Cooperation Agency
- Uluslar Arası Konteyner Kiralayanlar Enstitüsü
- (Askeri) Institute of International Container Lessors
- Uluslar Arası Kriminal (Suçla Mücadele) Polis Teşkilatı, Birleşik Devletler Ulus
- (Askeri) International Criminal Police Organization, United States National Central Bureau (DOJ)
- Uluslar Arası Narkotik ve Yasa Uygulama İşleri (USG)
- (Askeri) International Narcotics and Law Enforcement Affairs (USG)
- Uluslar Arası Para Fonu (UN)
- (Askeri) International Monetary Fund (UN)
- Uluslar Arası Polis Görev Kuvveti
- (Askeri) International Police Task Force
- Uluslar Arası Program Ofisi
- (Askeri) International Program Office
- Uluslar Arası Radyo Yayın Bürosu
- (Askeri) International Broadcasting Bureau
- Uluslar Arası Sivil Havacılık Teşkilatı
- (Askeri) International Civil Aviation Organization
- Uluslar Arası Standardizasyon Paketi Teşkilatı
- (Askeri) International Organization for Standardization package
- Uluslar Arası Standardizasyon Teşkilatı; izolasyon, tecrit
- (Askeri) International Organization for Standardization; isolation
- Uluslar Arası Telefon ve Telgraf İstişare Komitesi
- (Askeri) International Telegraph and Telephone Consultative Committee
- Uluslar Arası Telekomünikasyon Uyduları Teşkilatı
- (Askeri) International Telecommunications Satellite Organization
- Uluslar Arası Çalışma Teşkilatı (UN)
- (Askeri) International Labor Organization (UN)
- Uluslar Arasıslar Arası Kızıl Haç ve Kızıl Ay Toplulukları Federasyonu
- (Askeri) International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies
- Uluslar arası Adalet Divanı
- (Hukuk) (Lahey divanı) International Court of Justice (ICJ)
- Uluslar arası Adalet Mahkemesi
- (Hukuk) International Court of Justice
- Uluslar arası Af Örgütü
- (Hukuk) Amnesty International
- Uluslar arası Akreditasyon Forumu
- (Hukuk) International Accreditation Forum (IAF)
- Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı
- (Hukuk) International Atomic Energy Agency (IAEA)
- Uluslar arası Bayındırlık ve Kalkınma Bankası
- (Hukuk) International Bank for Reconstruction and Development (IBRD)
- Uluslar arası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisine giren suçlar
- (Hukuk) crimes within the jurisdiction of the International Criminal Court
- Uluslar arası Denizcilik Örgütü
- (Hukuk) International Maritime Organization (IMO)
- Uluslar arası Ekonomik İşbirliği Konferansı
- (Hukuk) Conference on International Economic Cooperation (CIEC)
- Uluslar arası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi
- (Hukuk) International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights
- Uluslar arası Enerji Ajansı
- (Hukuk) International Energy Agency
- Uluslar arası Hukuk Komisyonu
- (Hukuk) international law commission
- Uluslar arası Hür İşçi Konfederasyonları
- (Hukuk) International Confederation of Free Trade Unions
- Uluslar arası Kalkınma Derneği
- (Hukuk) International Development Association (IDA)
- Uluslar arası Kamu İşçileri Konfederasyonu
- (Hukuk) International Public Employees Confederation
- Uluslar arası Kriminal Polis Örgütü
- (Hukuk) International Criminal Police Organization (INTERPOL)
- Uluslar arası Laboratuvar Akreditasyon İşbirliği Örgütü
- (Hukuk) International Laboratory Accreditation Cooperation (ILAC)
- Uluslar arası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
- (Hukuk) International Covenant on Civil and Political Rights
- Uluslar arası Olimpiyat Komitesi
- (Hukuk) International Olympic Committee (IOC)
- Uluslar arası Para Fonu
- (Hukuk) International Monetary Fund (IMF)
- Uluslar arası Para Fonu stand-by anlaşması
- (Hukuk) IMF stand-by agreement
- Uluslar arası Sivil Havacılık Örgütü
- (Hukuk) International Civil Aviation Organization (ICAO)
- Uluslar arası Suç Soruşturma Eğitim Yardım Programı (DOJ)
- (Askeri) International Crime Investigative Training Assistance Program (DOJ)
- Uluslar arası Tarımsal Kalkınma Fonu
- (Hukuk) International Fund for Agricultural Development
- Uluslar arası Taşımacılık Yapan Araç Personeli Konusunda Avrupa Anlaşması
- (Hukuk) European Agreement on the Work of Personal of Vehicles Engaged in International Road Haulage
- Uluslar arası Telekomünikasyon Birliği
- (Hukuk) International Telecommunication Union
- Uluslar arası Ticaret Örgütü
- (Hukuk) International Trade Organization (ITO)
- Uluslar arası Uyuşturucu Maddeleri Denetleme Organı
- (Hukuk) International Narcotics Control Board
- Uluslar arası işaret Kodları
- (Askeri) International Code of signals
- Uluslar arası kızıl haç Komitesi
- (Askeri) International Committee of the Red Cross
- Uluslar arası Çalışma Örgütü
- (Hukuk) International Labour Organization (ILO)
- Uluslar arası Ödemeler Bankası
- (Hukuk) Bank for International Settlements (BIS)
- Yeni Uluslar arası Ekonomik Düzen
- (Hukuk) New International Economic Order
- alet uçuşu meteorolojik şartları; Uluslar Arası Tıp Birliği
- (Askeri) instrument meteorological conditions; International Medical Corps
- anüs ile cinsel organ arası
- perineum
- apış arası
- the space between the thighs, perineum
- apış arası
- perineum
- apış arası
- the space between two legs
- ara
- intermediate
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
- Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
- ara
- distance; break
- ara
- cessation
- ara
- distance (between two things)
- ara
- intermediary, intermediate
- ara
- intermission
It was raining all day long without intermission.
- Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.
When is the intermission?
- Perde arası ne zaman?
- ara
- chasm
- ara
- break (in a game); interlude; intermission
- ara
- interlocutory
- ara
- lull
- ara
- mediate
He mediated between the two parties.
- O iki parti arasında aracılık yaptı.
Interpreters mediate between different cultures.
- Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
- ara
- discontinuity
- ara
- interruption
- ara
- check
Check and adjust the brakes before you drive.
- Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
We're still checking into it.
- Onu hâlâ araştırıyoruz.
- ara
- time between two events, interval
- ara
- idle
- ara
- meso
- ara
- breathing space
- ara
- recessional
- ara
- relations (between people)
- ara
- space, spacing
- ara
- interregnum
- ara
- breather
- ara
- idler
- ara
- short break; discontinuance
- ara
- bye
- ara
- {i} truce
- ara
- abscission
- ara
- {i} spread
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
- Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
- ara
- quest
Buying such an expensive car is out of the question.
- Böylesine pahalı bir araba almak söz konusu değil.
I called you because I need to ask you a question.
- Seni aradım çünkü sana bir soru sormam gerekiyor.
- ara
- tween
- ara
- (Nükleer Bilimler) interstitial
- ara
- {i} respite
- ara
- time lag
- ara
- {i} spacing
Tom is always spacing out in class.
- Tom her zaman derse ara veriyor.
- ara
- {i} recreation
Every now and then, I play tennis for recreation.
- Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
- ara
- surcease
- ara
- rootle
- ara
- drive
In America cars drive on the right side of the road.
- Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
You'll be able to drive a car in a few days.
- Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
- ara
- forage
- ara
- {i} distance
I heard that the distance between Tokyo and Osaka is about 10 km.
- Tokyo ve Osaka arasındaki mesafe yaklaşık 10 kilometreymiş diye duydum.
Scientists can easily compute the distance between planets.
- Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.
- askeri bakanlıklar arası alım (mubaya) talebi
- (Askeri) military interdepartmental purchase request
- atalet ölçü birimi; imla maddeleri arası birim
- (Askeri) inertial measuring unit; intermatrix unit
- bakanlıklar arası telsiz danışma komitesi
- (Askeri) interdepartment radio advisory committee
- banka ve postane arası havale
- giro
- bilgi hedefleri; bilgi harekatları; istihbarat gözetimi; uluslar arası teşkilat
- (Askeri) information objectives; information operations; intelligence oversight; international organization
- bilgi sistemi; anahtarlar arası
- (Askeri) information system; interswitch
- bilgi yönetim sistemi; uluslar arası askeri personel; uluslar arası askeri stand
- (Askeri) information management system; international military staff; international military standardization
- bilgi yönetim subayı; Uluslar Arası Denizcilik Teşkilatı
- (Askeri) information management officer; International Maritime Organization
- bilimler-arası branşlar
- (Eğitim) interdisciplinary
- birimler arası bilgi bürosu
- (Askeri) interagency information bureau
- birimler arası nüve grubu
- (Askeri) interagency core group
- biriyle arası iyi olmak
- be on good terms with
- birleştirilmiş sistem testi; şehirler arası ana telefon hattı
- (Askeri) integrated system test; interswitch trunk