aranmak

listen to the pronunciation of aranmak
Türkisch - Englisch
ask for it
seek
ask for trouble
to be missed
(Konuşma Dili) to look for trouble
be looked for; ask for it
seek a quarrel
pick a quarrel
look for trouble
be spoiling for; be in demand
{f} ask
{f} court
trail one's coat
be looked for
be spoiling for
ara
{i} recess

I would like to request a short recess. - Ben kısa bir ara rica etmek istiyorum.

The meeting will reconvene in two hours after a brief recess. - Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.

ara
{s} intermediary
ara
{i} break

If the car breaks down, we'll walk. - Araba bozulursa, yürürüz.

The thief used a screwdriver to break into the car. - Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.

ara
{i} space

Leave more space between the lines. - Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.

Tom backed his car out of the parking space. - Tom arabasını park yerinden çıkardı.

ara
{f} search

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

Search and rescue operations began immediately. - Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı.

ara
interval

I visit my friend's house at intervals. - Ben arkadaşımın evinini aralıklarla ziyaret ederim.

The volcano erupts at regular intervals. - Volkan düzenli aralıklarla püskürür.

ara
gap

There was a great gap between the views of the two. - Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.

The gap between them has narrowed. - Onlar arasındaki aralık daraldı.

ara
distance, space; break, breather; break, playtime; interval, pause, cessation, intermission; interlude; half time; relation, terms, footing; intermediate, intermediary; middle
ara
sought

Religion is freedom and justice being sought in the entire region. - Din, bütün bölgede özgürlük ve adalet arayışıdır.

They all sought for the lost child. - Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.

ara
time out

Let's take time out to elaborate a strategy. - Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.

ara
time, point in time
ara
interim

In the interim, please send all communications to Tom. - Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.

ara
look for

Let's split up and look for Tom. - Ayrılalım ve Tom'u arayalım.

Tom began to look for a job three months before he graduated from college. - Tom, üniversiteden mezun olmadan üç ay önce bir iş aramaya başladı.

ara
seek

Everybody has the right to seek happiness. - Herkesin mutluluk arama hakkı vardır.

Ye shall seek me, and shall not find me; and where I am, thither ye cannot come. - Beni arayacaksınız ama bulamayacaksınız. Ve benim bulunduğum yere siz gelemezsiniz.

ara
buffer

Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists. - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.

ara
footing
ara
relation

The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars. - İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

We must maintain the friendly relations between Japan and the U.S. - Japonya ve ABD arasındaki arkadaşça ilişkileri sürdürmeliyiz.

ara
range

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

The students range in age from 18 to 25. - Öğrencilerin yaşı 18 ile 25 aralığındadır.

ara
stop

A car stopped at the entrance. - Girişte bir araba durdu.

Tom stopped looking for the treasure and went back home. - Tom hazine aramayı durdurdu ve eve gitti.

ara
margin

This car dealership has very thin profit margins. - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.

There is only a marginal difference between the two. - İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.

ara
half

Tom called about half an hour ago. - Yaklaşık bir saat önce Tom aradı.

Let's meet halfway between your house and mine. - Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.

ara
(Bilgisayar) lookup
ara
leg

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old. - On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.

ara
middle

Tom's car is parked in the middle of the road. - Tom'un arabası yolun ortasında park edilmiş.

The car stopped in the middle of the road. - Araba yolun ortasında istop etti.

ara
pitch

The car went out of control and pitched headlong into the river. - Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.

ara
(Mekanik) clearance
ara
cease

The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties. - ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.

ara
(Mimarlık) partition

There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine. - Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.

ara
comma

Please put a comma between the two main clauses. - Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.

Do you know how to use these command line tools? - Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?

ara
meanwhile

Meanwhile, I want to draw your attention to a point. - Bu arada, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.

Meanwhile, you can stay with us. - Bu arada, bizimle kalabilirsin.

ara
(Bilgisayar) place call
ara
terms

Tom is on good terms with Mary. - Tom'un Mary ile arası iyidir.

They're on good terms with their neighbors. - Onların komşularıyla arası iyi.

ara
(Bilgisayar) place a call
ara
discontinuation
ara
scrabble
ara
discontinuance
ara
interm

It was raining all day long without intermission. - Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.

When is the intermission? - Perde arası ne zaman?

ara
{f} call

Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting. - Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.

Call me this afternoon. - Bu öğleden sonra beni ara.

ara
interstice
ara
interlude
ara
{f} searching

The police spent hours searching Tom's place, but they couldn't find the murder weapon. - Polisler saatlerce Tom'un evini aradılar fakat onlar cinayet silahını bulamadılar.

I thought you'd be out searching for Tom. - Tom'u aramak için dışarıda olacağını düşündüm.

ara
pause

Let's take a pause. I cannot continue any longer. - Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.

Let's take a short pause. - Kısa bir ara verelim.

ara
lapse
ara
seek for
ara
look up

I often look up words in that dictionary. - O sözlükte sık sık kelimeler ararım.

You should look up that word. - O kelimeyi sözlükte aramalısın.

ara
half time
ara
{f} seeking

I came here seeking justice. - Buraya adalet aramak için geldim.

Martin Luther King spent his life seeking justice. - Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.

ara
interspace
ara
{f} ransacking
ara
{f} dial

In the case of fire, dial 119. - Yangın durumunda, 119'u arayın.

The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later. - Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.

ara
search for

Tom will assist you in your search for Mary. - Tom Mary'yi aramanda sana yardım edecek.

I need to search for my pen. - Dolma kalemimi aramalıyım.

ara
ıntermediate
ara
look#for
ara
intermediate

She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate. - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class. - Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.

ara
distance; break
ara
cessation
ara
distance (between two things)
ara
intermediary, intermediate
ara
intermission

It was raining all day long without intermission. - Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.

When is the intermission? - Perde arası ne zaman?

ara
chasm
ara
break (in a game); interlude; intermission
ara
interlocutory
ara
lull
ara
mediate

Interpreters mediate between different cultures. - Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.

He mediated between the two parties. - O iki parti arasında aracılık yaptı.

ara
discontinuity
ara
interruption
ara
check

The policeman was checking the cars one-by-one. - Polis, arabaları tek-tek kontrol ediyordu.

Check and adjust the brakes before you drive. - Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.

ara
time between two events, interval
ara
idle
ara
meso
ara
breathing space
ara
recessional
ara
relations (between people)
ara
space, spacing
ara
interregnum
ara
breather
ara
idler
ara
short break; discontinuance
ara
bye
ara
{i} truce
ara
abscission
ara
{i} spread

Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force. - Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.

ara
quest

Confessions by St. Augustine tells us the timeless story of an intellectual quest that ends in orthodoxy. - Aziz Augustine tarafından yazılan İtiraflar bize ortodokslukta biten entelektüel arayışın zamansız bir hikayesini anlatır.

I called you because I need to ask you a question. - Seni aradım çünkü sana bir soru sormam gerekiyor.

ara
tween
ara
(Nükleer Bilimler) interstitial
ara
{i} respite
ara
time lag
ara
{i} spacing

Tom is always spacing out in class. - Tom her zaman derse ara veriyor.

ara
{i} recreation

Every now and then, I play tennis for recreation. - Ara sıra eğlence için tenis oynarım.

ara
surcease
ara
rootle
ara
drive

Do you know how to drive a car? - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

Sometimes she drives to work. - O bazen işe arabayla gider.

ara
forage
ara
{i} distance

Scientists can easily compute the distance between planets. - Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.

When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner. - Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.

polis tarafından aranmak
be wanted by the police
Englisch - Englisch

Definition von aranmak im Englisch Englisch wörterbuch

ARA
Automotive Recyclers Association
ARA
Awards and Recognition Association
ARA
Aracruz Cellulose S.A
ARA
A prefix applied to ships operated by the Armada de la República Argentina (ARA)
ARA
Applied Research Associates
ARA
Australian Retailers Association
ARA
Australasian Railway Association
Ara
A constellation of the southern sky, said to resemble an altar
Ara
An appraisal designation for Accredited Rural Appraiser awarded by the American Society of Farm Managers and Rural Appraisers
Ara
AppleTalk Remote Access Protocol that provides Macintosh users direct access to information and resources at a remote AppleTalk site
Ara
AppleTalk Remote Access
Ara
AppleTalk Remote Access With ARA, you can call your desktop Mac from a PowerBook and remotely access all the available files, printers, servers, e-mail, and so on
Ara
The physical body
Ara
Apple Remote Access, a protocol allowing network access from Macintosh systems via dialup Now almost entirely obsolete
Ara
(Amateur Rowing Association) The governing body for rowing in England, responsible for organising the National Championships (NatChamps) http: //www ara-rowing org
Ara
Appleshare Remote Access
Ara
AppleTalk Remote Access A protocol (and product) that provides system-level support for dial-in (modem) connections to an AppleTalk network With ARA, you can call your desktop Mac from a PowerBook and remotely access all the available services - files, printers, servers, e-mail, etc
Ara
Accounting Research Association
Ara
macaws
Ara
a constellation in the southern hemisphere near Telescopium and Norma
Ara
Apple Remote Access A software program from Apple Computer that allows one Mac to dial another Mac via a modem and, through AppleShare and/or Personal File Sharing, access local or network resources available to the "answering" Mac (Common resources include shared directories, servers, and printers ) Although I don't cover the issue much in this book, you can do some neat things with ARA and MacTCP
Ara
Apple Remote Access, a program to allow full access to the UVA network including IP and AppleTalk services (Novell file Servers) over a phone line from a Macintosh computer
Ara
a foot, (as a verb) to go
Ara
AppleTalk Remote Access, a protocol developed by Apple to allow PowerBook and Macintosh users to connect to an AppleTalk network over phone lines
ara
The Altar; a southern constellation, south of the tail of the Scorpion
ara
A name of the great blue and yellow macaw (Ara ararauna), native of South America
ara
macaws a constellation in the southern hemisphere near Telescopium and Norma
Türkisch - Türkisch
Şart koşulmak
Eksikliği duyulmak
Kendisine eş veya sevgili aramak
Arama işine konu olmak
Olumsuz, kötü davranışlarda bulunarak zor duruma düşmek
Kendi üstünü aramak veya ortalıkta kendi kendine bir şeyler aramak
İsteklisi bulunmak
Arama işine konu olmak: "Ertesi günü uygun pansiyon aranacaktı."- T. Buğra. İsteklisi bulunmak
Kendi üstünü aramak veya ortalıkta kendi kendine bir şeyler aramak. Şart koşulmak: "... asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz."- Anayasa
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Avlu
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Mıntıka, bölge
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Çıplaklık
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Geniş, çıplak arazi
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Komşuluk
Ara
antrakt
Ara
(Osmanlı Dönemi) MESAFE
Ara
(Hukuk) MABEYN
Ara
mabeyin
Ara
(Hukuk) FASILA
ara
Basketbol ve voleybolda takımların dinlenmek, taktik almak ve oyun alanlarını değiştirmek için kullandıkları süre
ara
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe
ara
Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi
ara
Roma mimarlığında üzerinde kurban kesilen sunak
ara
Güney Amerika'da yaşayan bir cins papağan
ara
Fasıla
ara
Aralık
ara
Futbol oyununun kırk beşer dakikalık iki devresi arasında verilen on beş dakikalık dinlenme süresi, haftaym
ara
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe. İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
ara
Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları
ara
Sunak takımyıldızının Latince adı
ara
Bir oyunda, bir filmde dinlenme süresi, antrakt
ara
Samimiyet
ara
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi
ara
İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
ara
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi: "Aralarına yabancı sokmak, nezaketsizlik olur."- M. Yesarî
ara
iri gövdeli bir papağan türü
ara
Papağan türleri
ara
Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi: "Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler."- N. Cumalı
ara
Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre
ara
Göz alıcı parlak renkleri olan bir papağan
ara
(Osmanlı Dönemi) fâsıla
aranma
Aranmak işi
ÂRÂ
(Osmanlı Dönemi) f. Süsleyen. Bezeyen
Englisch - Türkisch

Definition von aranmak im Englisch Türkisch wörterbuch

Ara
Sunak (takımyıldızı)
ara
sunak
ara
ar
aranmak
Favoriten