araştırmalar

listen to the pronunciation of araştırmalar
Türkisch - Englisch
studies

Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness. - Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.

Recent studies suggest that this is not the case. - Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.

enquiries
surveys
inquiries
araştırma
survey

A survey shows that many businessmen skip lunch. - Bir araştırma birçok iş adamının öğle yemeğini atladığını göstermektedir.

This survey is too long to finish quickly. - Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.

araştırma
investigation

It is clearly shown in Johnson's investigation that passive smoking is very harmful. - Pasif içiciliğin çok zararlı olduğu Johnson'ın araştırmasında açıkça gösterilmektedir.

The investigation is ongoing. - Araştırma devam ediyor.

araştırma
search

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

The search party found him lying at the foot of a cliff. - Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.

araştırma
research

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

araştırma
{i} study

Tom devoted his whole life to studying sharks. - Tom bütün hayatını köpek balıklarını araştırmaya adadı.

A study reports that 53,000 Americans die each year as a result of secondhand smoke. - Bir araştırmaya göre her yıl 53.000 Amerikalı pasif içicilik sonucu ölüyor.

araştırmalar devam etmektedir
searches are ongoing
araştırmalar merkezi
center of studies/researches
arkeolojik araştırmalar
archaeological researches
araştırma
investigative

Tom is an investigative journalist. - Tom bir araştırmacı gazetecidir.

Tom is an investigative reporter. - Tom bir araştırmacı muhabirdir.

araştırma
inquiry

This discovery opened up the floodgates to research and led to the establishment of the discipline as a legitimate field of inquiry. - Bu keşif araştırma yapmak için bent kapaklarını açtı ve soruşturmanın meşru alanı olarak disiplin kurulmasına neden oldu.

araştır
{f} quest

I'm doing some history research and would like to ask you a few questions. - Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.

They explored the desert in quest of buried treasure. - Onlar gömülü hazine arayışında çölü araştırdı.

araştır
probing
araştırma
probe
araştırma
quest

The boy succeeded in his quest, guided by the spirit of a squirrel. - Bir sincap ruhu tarafından yönlendirilen çocuk araştırmasında başarılı olmuştu.

I'm doing some history research and would like to ask you a few questions. - Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.

araştırma
exploration

From the standpoint of ecology, Antarctica should be reserved solely for research, not for tourism or for commercial exploration. - Ekoloji açısından, Antarktika turizm için ya da ticari keşif için değil, sadece araştırma için korunmalıdır.

araştır
(Bilgisayar) investigate

They are going to investigate the affair. - Onlar olayı araştıracak.

The capable detective was assigned to investigate the cause of the tragedy. - Yetenekli dedektif trajedinin nedenini araştırmak üzere atanmıştır.

araştırma
reconnoiter
araştırma
prospecting
araştırma
reconnoitre
araştırma
(Ticaret) observation
araştırma
examination
klinik araştırmalar
(Tıp) clinical trials
araştır
{f} research

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

araştır
make a survey of
araştır
inquire

He says he will inquire into the matter. - Konuyu araştıracağını söylüyor.

araştır
{f} ferret
araştır
look into

I will look into the matter. - Konuyu araştıracağız.

Why don't you look into the problem yourself? It's your responsibility. - Sorunu niçin kendin araştırmıyorsun? O senin sorumluluğun.

araştırma
{i} surveying
araştırma
checkback
araştırma
scrutiny
araştırma
hunting
araştırma
to research
Deniz Kuvvetleri Tıbbi Araştırmalar Merkezi
(Askeri) Naval Medical Research Center
araştır
probe
araştır
(Biyoloji) explore

The explorers began to suffer from a severe lack of food. - Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.

The hunter explored the appearance of the sky. - Avcı gökyüzünün görünümünü araştırdı.

araştır
snoop
araştırma
explorative
araştırma
(Hukuk) investigation, research
araştırma
checkup; discourse
araştırma
disquisition
araştırma
inquisitorial
araştırma
of research

What kind of research does the organization do? - Organizasyon ne tür araştırma yapar?

This technology will open up a whole new avenue of research. - Bu teknoloji araştırma ile ilgili yepyeni bir cadde açacaktır.

araştırma
exploratory
araştırma
pursuit
araştırma
inquiries
araştırma
ascertainment
araştırma
checkover
araştırma
inquisitional
araştırma
research, investigation, inquiry, exploration, study, search
araştırma
{i} discourse
araştırma
{i} review
araştırma
{i} checkup
deneysel araştırmalar
(Kimya) docimasy
meteorolojik araştırmalar
(Askeri) meteorological investigation
teorik araştırmalar
theoretical investigations
Türkisch - Türkisch
araştırmalar
Favoriten