Definition von araç im Türkisch Englisch wörterbuch
- vehicle
Fire engines have priority over other vehicles.
- İtfaiye arabalarının diğer araçlara göre önceliği vardır.
Gusty winds are making travel hazardous for high profile vehicles.
- Şiddetli rüzgarlar yüksek profilli araçlar için seyahati tehlikeli yapıyorlar.
- means
A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
- Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
We have no means of transportation.
- Taşımacılık araçlarımız yok.
- appliance
- implement
These implements are in common use.
- Bu araçlar ortak kullanımdadır.
- vehicular
- transport
A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
- Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
This place isn't convenient for public transportation.
- Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir.
- (Hukuk) instrument, vehicle
- medium; tool
- instrument; vehicle
- intended for or concerning vehicles (especially cars)
- instrument , tool
- means; tool, implement, apparatus, device, appliance; vehicle, transport
- device
- mean
I tried all possible means.
- Olası tüm araçları denedim.
A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
- Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- {i} instrument
The instrumental case is one of the most graceful aspects of the Russian language.
- Araç durumu Rus dilinin en zarif yönlerinden biridir.
Prosperity is only an instrument to be used, not a deity to be worshipped.
- Refah, tapılacak bir tanrı değil, sadece kullanılacak bir araçtır.
- (Ticaret) equipment
- craft
- (Gıda,Teknik) agent
- (Askeri) carrier
- means to an end
- (Bilgisayar) mobile
- motor
Welcome to the world of motor vehicles.
- Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
- Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
- conveyance
- {i} tool
Bicycles are tools for urban sustainability.
- Bisikletler kentsel sürdürülebilirlik için araçlardır.
Man learned early to use tools.
- İnsan araçları kullanmayı erken öğrendi.
- {i} facility
- {i} medium
Television is a very important medium through which to provide information.
- Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.
Television is an audiovisual medium.
- Televizyon bir görsel-işitsel araçtır.
- instrumentality
- {i} organ
- araç gereç
- equipment
- araç arka farları
- (Biyoloji) automotive taillights
- araç fren lambaları
- (Biyoloji) automotive stop lights
- araç fren lambaları
- (Biyoloji) automotive breaking lights
- araç fren lambası
- (Biyoloji) automotive stop light
- araç fren lambası
- (Biyoloji) automotive breaking light
- araç fren lambası
- (Biyoloji) breaking light
- araç kısa far
- (Biyoloji) automotive low beam light
- araç kısa farları
- (Biyoloji) automotive low beam lights
- araç kısa farı
- (Biyoloji) automotive low beam light
- araç sis lambaları
- (Biyoloji) automotive fog lights
- araç sis lambaları
- (Biyoloji) automotive fog light
- araç stop lambaları
- (Biyoloji) automotive breaking lights
- araç stop lambaları
- (Biyoloji) automotive stop lights
- araç stop lambası
- (Biyoloji) automotive breaking light
- araç stop lambası
- (Biyoloji) automotive stop light
- araç uzun farları
- (Biyoloji) automotive high beam lights
- araç uzun farı
- (Biyoloji) automotive high beam light
- araç uzun ve kısa farları
- (Biyoloji) automotive high and low beam lights
- araç ön farları
- (Biyoloji) automotive headlights
- araç ön ve arka farları
- (Biyoloji) automotive headlights and taillights
- araç dezenfeksiyon
- vehicle disinfection
- araç kokusu
- car air freshener
- araç takip sistemi
- (Seyahat) Vehicle Tracking System
- araç ve gereçler
- tools and equipment
- araç- gereç
- tools
- araç boşaltma ve öncelik çizelgesi
- (Askeri) vehicle summary and priority table
- araç düzgün akmalıdır
- (Otomotiv) vehicle should coast smoothly
- araç gereç
- paraphernalia
- araç gereç
- instruments
- araç gereç
- findings
- araç gereç
- kit
- araç gereç
- outfit
- araç gereçler
- services
- araç gereçler
- wherewithal
- araç kiralama
- car rental
- araç kiralama bürosu
- rent-a-car
- araç kiralama bürosu
- car rental office
- araç plakam
- The license plate number was
- araç sigortası talebinde bulunmak istiyorum
- I'd like to make a car insurance claim
- araç standartları
- (Hukuk) means standards
- araç trafiği
- vehicular traffic
- araç ve konteyner tarama sistemi
- (Hukuk) vehicle and container screening system
- araç ve personel çıkarma aracı
- (Askeri) landing craft, vehicle, personnel
- araç ön camı
- wind shield
- araç; araçla gönderilen kargo
- (Askeri) vehicle; vehicular cargo
- araçlar
- media
Never trust the mass media.
- Kitle iletişim araçlarına asla güvenme.
On behalf of the government, the mass media are abused.
- Hükümet adına, kitle iletişim araçları istismar edilmektedir.
- araç gereç
- facilities
- araçlar
- (Ticaret) instruments
- araçlar
- tools
Bicycles are tools for urban sustainability.
- Bisikletler kentsel sürdürülebilirlik için araçlardır.
If you want to do good work, you should use the proper tools.
- İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız.
- marifetli küçük araç
- gadget
- araç gereç
- plant
- araçlar
- instrumentation
- araçlar
- machinery
- araçlar
- (Ticaret) means
A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
- Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
We have no means of transportation.
- Taşımacılık araçlarımız yok.
- araçlar
- apparatus
- askeri araç
- (Askeri,Otomotiv) military vehicle
- askeri araç
- half-track
- ciro edilebilir ticari araç
- (Ticaret) negotiable instrument
- ekle araç
- (Bilgisayar) add tool
- motorlu araç
- motorcar
- motorlu araç
- automobile
- rahim içi araç
- (Tıp) intra uterine device
- rahim içi araç
- (Tıp) intrauterine device
- zırhlı araç
- armored car
- zırhlı araç
- (Askeri) armoured car
- çekici araç
- wrecker
- çekici araç
- (Otomotiv) tow truck
- çekici araç
- (Askeri,Teknik) towing vehicle
- ağır araç
- heavy vehicles
- motorlu araç tescil belgesi
- motor vehicle registration certificatelog bookregistration book
- Lojistik Araç Sistemi (ABD Deniz Piyade Birliği (USMC))
- (Askeri) Logistics Vehicle System (USMC)
- Uluslar arası Taşımacılık Yapan Araç Personeli Konusunda Avrupa Anlaşması
- (Hukuk) European Agreement on the Work of Personal of Vehicles Engaged in International Road Haulage
- alev püskürten araç
- flame head
- amfibi araç
- amphibian
- amfibi araç
- amphibious vehicle
- araçlar
- wherewithal
- araçlar
- resource
- asker taşıyan araç
- troop carrier
- asker taşıyan araç
- troop carrying vehicle
- bilinmeyen araç
- (Bilgisayar) unknown tool
- damperli araç
- tilter
- dizel motorlu araç
- diesel
- elle çekilen araç
- (Otomotiv) hand-drawn vehicle
- en yakın araç yıkama merkezi nerede
- Where is the nearest car wash
- form araç çubuğu
- (Bilgisayar) forms toolbar
- görsel araç
- visual
- görüşün yayılmasını sağlayan araç
- sounding board
- göz muayenesinde kullanılan araç
- orthoscope
- hafif zırhlı araç
- (Askeri) light armored vehicle
- hafif, hava amortisörlü araç
- (Askeri) lighter, air cushioned vehicle
- hareket kabiliyeti yüksek çok amaçlı tekerlekli araç
- (Askeri) high mobility multipurpose wheeled vehicle
- hava yastıklı araç
- cushioncraft
- helikopter araç komutanı
- (Askeri) helicopter aircraft commander
- hizmete hazır araç miktarı
- (Askeri) vehicle availability
- iki kişilik araç
- twoseater
- itici araç
- pushing vehicle
- kadro dışı araç
- (Askeri) non-organic vehicle
- kadro dışı araç
- (Askeri) nonorganic vehicle
- korsan çalışan araç
- pirate
- külüstür araç
- crock
- küçük araç gereç yapma
- gadgetry
- küçük zırhlı araç
- whippet
- kısa ton; kısa araç; özel taktikler; taarruz timi
- (Askeri) short ton; small tug; special tactics; strike team
- mafsallı araç
- articulated vehicle
- mali araç
- (Ticaret) financial intermediary
- mekanik araç
- mechanical device
- mobil taktik hafif araç
- (Askeri) mobile tactical light vehicle
- mobil taktik hafif araç
- (Askeri) mobil tactical light vehicle
- motorlu araç
- motor vehicle
Welcome to the world of motor vehicles.
- Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.
- motorlu araç onarım parkı
- (Askeri) motor repair park
- motorlu araç parkı
- (Askeri) sub-motor pool
- motorlu araç parkı
- vehicle park
- motorlu araç parkı
- (Askeri) motor park
- motorlu araç teknolojisi
- motor vehicle technology
- motorlu araç tüneli
- vehicular tunnel
- nemlendirici araç
- humidifier
- ordu tipi araç
- (Askeri) standard vehicle
- ortopedik araç-gereçler
- (Tıp) orthopedic equipment
- palet takılabilir araç
- (Askeri) convertible vehicle
- paletli araç
- tracked vehicle
- parazit giderici araç
- suppressor
- park halindeki araç
- (Otomotiv) parked vehicle
- pert araç
- waste car
- pert araç
- scrap car
- radyo sinyalleri ile uçağın yerini belirleyen araç
- loran
- rahim ağzına yerleştirilen araç
- pessary
- rumen içi araç
- (Tıp) intraruminal device
- sohbet araç çubuğu
- (Bilgisayar) chat toolbar
- standart araç
- (Askeri) standard vehicle
- stil araç çubuğu
- (Bilgisayar) style toolbar
- su akışını düzenleyen araç
- sluice
- tarımsal malzeme ve araç sübvansiyonları
- (Hukuk) input subsidies
- tehlikeli araç kullanma
- (Hukuk) dangereous driving
- tekerlekli araç
- wheeled vehicle
- tekerlekli araç
- wheeler
- tekerlekli zırhlı araç
- (Askeri) wheeled armoured vehicle
- tercihli araç yolu
- bus lane
- tohum taşıyan araç
- seedcase
- uzaktan kumandalı araç
- (Askeri) remotely piloted vehicle
- uzun menzilli deniz kurtarma aracı; geri getirilebilir araç; değişebilir anahtar
- (Askeri) long-range seagoing rescue vessel; reentry vehicle; rekeying variable; rendezvous
- uçak kokpit videosu; hava yastıklı araç; zırhlı muharebe aracı
- (Askeri) aircraft cockpit video; air cushion vehicle; armored combat vehicle
- web araç kutusu
- (Bilgisayar) web toolbox
- web araç çubuğu
- (Bilgisayar) web toolbar
- yer/araç lazerli yer bulma aracı
- (Askeri) ground/vehicle laser locator designator
- yoğunlaşma izi: bazı şartlar altında uçuş halindeki bir füze veya diğer araç ger
- (Askeri) condensation trail
- yüzergezer araç
- amphibian
- zırhlı araç
- ironclad
- çekici araç
- wrecker, tow truck
- özel araç
- (Askeri) privately owned vehicle
- özet araç çubuğu
- (Bilgisayar) summary toolbar