Tom bunu kabul etmek zorunda.
- Tom has to approve this.
Tüm delegeler, onu onaylamak için oy verdi.
- All the delegates voted to approve it.
İngiltere ile anlaşmayı onaylamak için Senato hızlı davrandı.
- The Senate acted quickly to approve the treaty with Britain.
Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.
- Father will never approve of my marriage.
Annem sonunda planımızı onayladı.
- My mother finally approved of our plan.
İspanya antlaşmayı onayladı.
- Spain approved the treaty.
Annem sonunda planımızı onayladı.
- My mother finally approved of our plan.
Tom Mary'nin giyinme tarzını tasvip etmedi.
- Tom didn't approve of the way Mary dressed.
Kumar oynamayı gerçekten tasvip etmiyorum
- I don't really approve of gambling.
Tom'un kabul edeceğini sanmıyorum.
- I don't think Tom would approve.
Önerge oy birliği ile kabul edildi.
- The motion was approved unanimously.
Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.
- Father will never approve of my marriage.
Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı.
- Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving.
Bazı değişiklikler hariç olmak üzere, proje onaylandı.
- Except for some modifications, the project was approved.
Bu plan geçen ekim ayında onaylandı.
- This plan was approved last October.
Kongre'nin her iki meclisi Jefferson'un teklifini onayladı.
- Both houses of Congress approved Jefferson's proposal.
Annem sonunda planımızı onayladı.
- My mother finally approved of our plan.
Seyirci beğenerek alkışladı.
- The audience applauded approvingly.
Tom onaylayarak başını salladı.
- Tom nodded approvingly.
Tom onaylayarak gülümsedi.
- Tom smiled approvingly.
They approved of the political institutions.
His account . . . approves him a man of thought.
We approve the measure of the administration, for it is an excellent decision.
Although we may disagree with it, we must nevertheless approve the sentence handed down by the court-martial.
... And some of the apps we make, they approve, and some of them ...
... They recently did approve Google Maps, thank goodness. ...