Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Onların her biri ayrı ayrı ödedi.
- They each paid separately.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Tom karısından ve çocuklarından ayrılmayı istemiyordu.
- Tom didn't like being separated from his wife and children.
Öğretmen bizi iki gruba ayırdı.
- Our teacher separated us into two groups.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
- We must separate politics from religion.
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
- It is not always easy to separate right from wrong.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
- We must separate politics from religion.