Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.
- Tom didn't know how to reply.
Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.
- I can't reply your message immediately, for I can't type fast.
Mektubuma yanıt vermedi.
- She didn't reply to my letter.
O, kaba bir yanıt verdi.
- He made a rude reply.
Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.
- Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.
Bu mektubu yanıtlamak zorundayım.
- I have to reply to this letter.
Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.
- I plan to reply to his letter right away.
Mesajıma neden yanıt vermiyorsun?
- Why don't you reply to my message?
Parola Dağ dır. Birisi dağ diyorsa, siz nehir diye yanıt verin.
- The password is Mountain. If someone says Mountain, you reply River.
O soruyu nasıl cevaplayacağımı bilmiyorum.
- I don't know how to reply to that question.
Lütfen teleksle cevaplayın.
- Please reply by telex.
O, cevap vermek için çok fazla sinirli olduğu için yere baktı.
- Being too nervous to reply, he stared at the floor.
Üzgünüm, Esperanto cevap vermek için hâlâ yeterince bilmiyorum.
- Sorry, I still don't know enough to reply in Esperanto.