Tom Mary'nin dargın olduğunu düşündü.
- Tom thought Mary was displeased.
Tom dargın görünüyor.
- Tom looks displeased.
O, kaynanasını gücendiren bir şey söylediği için için için pişman oldu.
- She bitterly regretted having said something that displeased her mother-in-law.
Seni bu kadar hoşnutsuz yapan şey nedir?
- What makes you so displeased?
Tom hoşnutsuzmuş gibi kaşını çattı.
- Tom wrinkled his brow like he was displeased.
Onlara ne kadar memnuniyetsiz olduğumu söyle.
- Tell them how displeased I am.
Ona ne kadar memnuniyetsiz olduğumu söyle.
- Tell him how displeased I am.
Tom'a ne kadar kırgın olduğumu söyle.
- Tell Tom how displeased I am.
Tom Mary'nin kırgın olacağını söylüyor.
- Tom thinks Mary will be displeased.