All moms should breastfeed their children.
- Bütün anneler çocuklarını emzirmeli.
All moms should breastfeed their kids.
- Bütün anneler çocuklarını emzirmeli.
Mothers used to tell their sons that if they masturbated they would go blind.
- Anneler oğullarına mastürbasyon yaparlarsa kör olacaklarını söylerdi.
Not only the workers, but also their wives, sisters, mothers, and daughters older than four are being cruelly exploited.
- Sadece işçiler değil; karıları, kız kardeşleri, anneleri ve dört yaşından büyük kızları da acımasızca istismar ediliyor.
The baby needs its mother.
- Bebeğin annesine ihtiyacı vardır.
He never fails to write to his mother every week.
- O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
Maternal love is greater than anything else.
- Anne sevgisi her şeyden daha büyüktür.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
When you speak Shanghainese with your mum, I only understand a few words, so I can't join in the conversation.
- Annenle Şangayca konuştuğun zaman sadece çok az kelime anlayabiliyorum, bu yüzden de konuşmaya katılamayacağım.
You speak like your mum.
- Annen gibi konuşuyorsun.
Mummy, could you give me money to buy sweets?
- Anne, bana şekerleme satın almam için para verebilir misin.
Look Mummy, I can read!
- Bak anne, okuyabiliyorum!
Mom was busy with her sewing.
- Annem dikiş işleriyle meşguldü.
Mom made a cake for my birthday.
- Annem doğum günüm için bir pasta yaptı.
How many eggs did mammy buy?
- Annen kaç tane yumurta aldı?
Mammy, you are an exploiter!
- Anne, sen bir sömürücüsün!
Mama, Tom won't gimme back my toy!
- Anne, Tom benim oyuncağımı geri vermeyecek!
Mama had a crippled face.
- Anne felçli bir yüze sahipti.
Your mamma's so fat, she'd break London Bridge.
- Senin annen o kadar şişmanki, Londra Köprüsü'nü çökertiyordu.
Mama, is it okay if I go swimming?
- Yüzmeye gidebilir miyim, anne?
Mama had a crippled face.
- Anne felçli bir yüze sahipti.
Maternal love is the greatest thing.
- Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
This is his maternal grandfather.
- Bu onun anne tarafından büyük babası.
Oh, it makes such a difference. It looks so much nicer. When you hear a name pronounced can't you always see it in your mind, just as if it was printed out? I can, and A-n-n looks dreadful, but A-n-n-e looks so much more distinguished. --.