anlatarak

listen to the pronunciation of anlatarak
Türkisch - Englisch
telling

We stayed awake all night telling ghost stories. - Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.

Why don't you start by telling us where you went? - Neden bize nereye gittiğini anlatarak başlamıyorsun?

tellingly
recounting
anlat
{f} recount

He recounted his unusual experiences. - Sıradışı deneyimlerini anlattı.

He recounted an interesting story to us. - O bize ilginç bir hikaye anlattı.

anlat
tell
anlat
commentate
anlat
{f} telling

You are telling it second hand, aren't you? - Onu dolaylı olarak anlatıyorsun, değil mi?

Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes. - Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.

anlat
narrate

Kemal Tahir narrates the occupation days of Istanbul in 1920s in his book named The People Of The Slave City. - Kemal Tahir Esir Şehrin İnsanları isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.

The documentary was narrated by Morgan Freeman. - Belgesel Morgan Freeman tarafından anlatıldı.

anlat
{f} recounting