anlatılan

listen to the pronunciation of anlatılan
Türkisch - Englisch
described
represented in words especially with sharpness and detail; "the vividly described wars
{s} depicted in words particularly with detail; delineated
past of describe
represented in words especially with sharpness and detail; "the vividly described wars"
anlat
{f} recount

Here he began to recount his misfortune in detail. - Burada o, talihsizliğini ayrıntılı olarak anlatmaya başladı.

He recounted an interesting story to us. - O bize ilginç bir hikaye anlattı.

anlat
tell
anlat
commentate
anlat
{f} telling

Tom isn't good at telling jokes. - Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.

I remember Tom telling me about the time he and Mary had climbed Mt. Fuji. - Onun ve Mary'nin Fuji dağına tırmandıkları zamanı Tom'un bana anlattığını hatırlıyorum.

anlat
narrate

Kemal Tahir narrates the occupation days of Istanbul in 1920s in his book named The People Of The Slave City. - Kemal Tahir Esir Şehrin İnsanları isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.

The documentary was narrated by Morgan Freeman. - Belgesel Morgan Freeman tarafından anlatıldı.

anlat
{f} recounting
anlatılanlar
digression
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) MENKUL
anlatılan
Favoriten