anlamlandırma

listen to the pronunciation of anlamlandırma
Türkisch - Englisch
signification
giving meaning (to)
explanation, interpretation
explanation
interpretation
anlam
sense

I am nervous in a sense. - Ben bir anlamda asabiyim.

You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so. - Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.

anlam
meaning

YouTube videos are very meaningless. - YouTube videoları çok anlamsız.

Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful. - Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.

anlam
meaning, sense
anlam
{i} denotation
anlam
{i} inference
anlam
{i} content

Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt. - Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.

anlamlandırmak
make sense of
anlam
construction
anlam
intention

I don't understand what his intentions are. - Onun niyetlerinin ne olduğunu anlamıyorum.

You have to read between the lines to know the true intention of the author. - Yazarın gerçek niyetini bilmek için yazının gerçek anlamını bulmalısınız.

anlam
effect

Some people find it easier to grasp the short-term effects of smoking. - Bazı insanlar sigaranın kısa vadeli etkilerini anlamayı daha kolay buluyor.

anlam
drift
anlamlandırmak
explain the meaning
anlam
sound

I tried to sound out his views. - Onun görüşlerini anlamaya çalıştım.

anlam
significance

Your thoughts are of no significance at all. - Düşüncelerinizin hiçbir anlamı yok.

anlam
rhyme or reason
anlam
point

Life is cruel but not pointless. - Hayat zalim; fakat anlamsız değil.

There is no point in pretending to be sick. - Hastaymış gibi yapmanın anlamı yok.

anlam
semantics

You're arguing semantics. - Anlambilim tartışıyorsunuz.

anlam
{i} mean

Amnesia means loss of memory. - Amnezi, hafıza kaybı anlamına gelir.

What does this mark mean? - Bu işaret ne anlama geliyor?

anlam
implication
anlam
meaning to
anlam
strain
anlam
explanation

Your detailed explanation of the situation has let me see the light. - Durumla ilgili ayrıntılı açıklaman benim anlamamı sağladı.

Don't hesitate to ask questions if you don't understand my explanation. - Açıklamamı anlamazsan sorular sormaktan çekinme.

anlam
significancy
anlam
tenor
anlam
acceptation
anlam
signification
anlam
purview
anlam
meaning, sense mana
anlam
purport
anlam
import

Some day you will come to realize the importance of saving. - Bir gün tasarrufun önemini anlamak için geleceksin.

The most important thing is that you understand me. - En önemli şey beni anlaman.

anlam
hang

I don't understand. Why do you hang out with her all the time? - Anlamıyorum. Niye her zaman onunla takılıyorsun?

I don't understand why you hang out with Tom all the time. - Her zaman Tom'la niye takıldığını anlamıyorum.

anlamlandırmak
to explain, interpret; to construe
anlamlandırmak
to explain the meaning; to give the meaning
anlamlandırmak
to give meaning (to)
Türkisch - Türkisch
Anlamlandırmak işi
Anlam
meal
Anlam
deme
Anlam
valör
Anlam
mana

Kelimelerin manası kontekste göre değişir. - Kelimelerin anlamı içeriğe göre değişir.

Bu kelimenin manası nedir? - Bu sözcüğün anlamı nedir?

Anlam
medlül
Anlam
fehva
Anlam
medlûl
Anlam
fevha
anlam
Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey; bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, fehva
anlam
Bir önermenin, bir tasarının, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey
anlam
Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, fehva, valör
anlamlandırmak
Anlamını açıklamak
anlamlandırmak
Anlam vermek, anlam kazandırmak
anlamlandırmak
Anlamını açıklamak; anlam vermek, anlam kazandırmak
anlamlandırma
Favoriten