anlä

listen to the pronunciation of anlä
Englisch - Englisch
Argonne National Laboratory, operated by the University of Chicago as part of the U S Department of Energy's national laboratory system
Light anti-ship missile
Argonne National Laboratory
Türkisch - Englisch

Definition von anlä im Türkisch Englisch wörterbuch

anla
found out

I just found out that my dad is not my biological father. - Babamın biyolojik babam olmadığını kesinlikle anladım.

Tom just found out that he has to move to Boston. - Tom Boston'a taşınmak zorunda olduğunu anladı.

anla
find out

Tom didn't find out he had been adopted until he was thirteen. - Tom on üç yaşına kadar evlat edinildiğini anlamadı.

Tom didn't know the meaning of anglophobia, so he did a quick web search to see if he could find out what it meant. - Tom anglophobia'nın anlamını bilmiyordu, bu yüzden onun ne demek olduğunu bulabilmek için hızlı bir web araştırması yaptı.

anla
make out

I could not make out what he meant. - Onun ne demek istediğini anlayamadım.

I couldn't make out what he wanted to say. - Onun ne demek istediğini anlayamadım.

anla
{f} understood

Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it. - Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.

Only a few people understood me. - Sadece birkaç kişi beni anladı.

anla
make sense of

Can you make sense of what he says? - Onun ne söylediğini anlayabiliyor musun?

I can't make sense of these sentences. - Bu cümlelere anlam veremiyorum.

anla
{f} understanding

Tom says that he has no trouble understanding Mary's French. - Tom Mary'yi Fransızca anlamakta zorlanmadığını söylüyor.

This kind of music is something that older people have difficulty understanding. - Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.

anla
got it

OK, I think I got it. - Tamam, sanırım anladım.

Tom got it wrong, didn't he? - Tom onu yanlış anladı, değil mi?

anla
catch on

I couldn't catch on to the joke he told us. - Onun bize anlattığı şakayı anlayamadım.

Tom is just beginning to catch on. - Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.

anla
{f} finding out

I'm trying to figure out how you managed to do that without anyone finding out. - Biri fark etmeden onu nasıl başardığını anlamaya çalışıyorum.

anla
{f} tumble
anla
comprehend

The professor was unable to comprehend what I meant. - Profesör ne demek istediğimi anlayamadı.

Tom didn't comprehend everything. - Tom her şeyi anlamadı.

anla
figure out

Can you figure out why the boss is so unfriendly this week? - Patronun bu hafta niçin çok soğuk olduğunu anlayabiliyor musun?

Tom can't figure out how to fill out this application form. - Tom başvuru formunu nasıl dolduracağını anlayamıyor.

anla
made sense of
anla
understand

Understanding you is really very hard. - Seni anlamak gerçekten çok zor.

No one understands me. - Hiç kimse beni anlamıyor.

anla
latch on
anla
latch onto
anla
made out
anla
apprehend
anla
(Biyoloji) acclaim
kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla/dinle/işit
(Konuşma Dili) Since he couldn't say this directly to her, he said it to someone else in the hope that she would listen in and get the message