and nothing else; and nothing less; used for emphasis

listen to the pronunciation of and nothing else; and nothing less; used for emphasis
Englisch - Türkisch

Definition von and nothing else; and nothing less; used for emphasis im Englisch Türkisch wörterbuch

period
dönem

Üçüncü dönemde İngilizcemiz var. - We have English third period.

Ben bir dönem draması görmek için tiyatroya gittim. - I went to the theater to see a period drama.

period
devre

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır. - Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.

period
{i} devir
period
{i} süre

Sendika belirsiz bir süre için greve gitti. - The union went out on a strike for an indefinite period.

Bob'ın üzerine fazla gitmeyin.Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir. - Go easy on Bob. You know, he's been going though a rough period recently.

period
{i} nokta

Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz. - You can't replace the comma with a period in this sentence.

Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter. - In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period.

period
aşama
period
âdet

Adetim beş hafta gecikti. - My period is five weeks late.

İlk adetinizi hangi yaşta yaşadınız? - At what age did you have your first period?

period
bir gezegenin güneş etrafındaki devir süresi
period
dönem nokta
period
nokta/ders/dönem
period
{i} devir: the Ottoman period Osmanlı devri
period
(İnşaat) peryot, süre aralığı
period
(isim) periyot, dönem, çağ, devir, süre, ders saati, devre, nokta, aybaşı, adet, regl, dönüm [ast.], tam cümle (yan cümlecikli)
period
fizyol
period
{i} dönem, devre: a period of political unrest siyasi kargaşaların olduğu bir dönem
period
{i} ders saati

Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır. - In this school, a period is fifty minutes long.

Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti. - Tom went to talk to Mary as soon as the period ended.

period
{i} regl
period
(Tıp) Hastalık devresi, period
Englisch - Englisch
period
and nothing else; and nothing less; used for emphasis
Favoriten